Son yıllarda sosyal medyada yaşanan baş döndürücü değişim, artık sadece bireyleri değil, toplumun genel yapısını da derinden etkilemeye başladı. Bir zamanlar mahrem sayılan, örf ve adete uygun biçimde yaşanan değerler; artık “içerik” adı altında gözler önüne seriliyor. Fenomen kültürü; takipçi uğruna yapılan anlamsız ve sınır tanımayan davranışlarla yeni bir “normal” yaratma çabasında. Bu görüntüler özellikle gençler üzerinde geri dönüşü zor etkiler bırakıyor. Kimlik arayışındaki bir bireyin neyi rol model alacağı artık tamamen dijital bir algoritmanın insafına kalmış durumda.
Bununla da sınırlı değil mesele. Özel televizyon kanallarında yayımlanan diziler, Türk aile yapısına özgü değerleri örseleyen senaryolarla dolu. Gelenek, saygı, edep gibi kavramlar çoğu senaryoda ya hiçe sayılıyor ya da dramatik bir süs unsuru olarak kullanılıyor. Ülkemizde büyük bir kesimin ahlaki değerleri önemsediği açıkken, bu yayınlara neden bu kadar tolerans gösterildiği ciddi bir soru işareti.
Ahlaki çöküşü yalnızca bireylerin tercihiyle açıklamak kolaycı bir yaklaşım olur. Medya, dijital platformlar ve regülasyon kurumlarının burada ciddi bir sorumluluğu vardır. Denetimsiz içerikler, denetimsiz zihinler üretir. Bu da geleceğe dair taşıdığımız umudu ve güveni zedeler.
Toplum olarak artık sorgulamalı ve yönümüzü yeniden belirlemeliyiz. Aksi hâlde sosyal medya “özgürlük” kisvesi altında bizi birbirimizden koparan bir mecraya dönüşecek. Kültür, ahlak ve değerlerimiz yalnızca nostaljik hatıralarda kalacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: