Adana…
Kebaplarıyla, şalgamıyla, eşsiz mutfağıyla tüm dünyaya adını duyurmuş bir lezzet cenneti. Bu şehirde her lokma, yüzyıllık bir mirası, köklü bir kültürü ve bir yaşam tarzını temsil eder. Ancak geçtiğimiz günlerde düzenlenen Lezzet Festivali'nde yaşadığım hayal kırıklığı, bu gurur duyduğumuz zengin mirası yeniden sorgulamama neden oldu. Bir Adanalı olarak, böylesine önemli bir etkinlikte gördüğüm özensizlik karşısında utandım. Peki ya siz?
"Lezzet Festivali: Beklentiler ve Gerçeklik"
Lezzet Festivali, Adana’nın gastronomi alanındaki yetkinliğini ve lezzetlerini tüm dünyaya tanıtan bir etkinlik olarak düzenleniyor. Adana kebabı gibi şehrimizin simgesi haline gelmiş bir lezzetin özenle sunulması, bu festivalin en önemli unsurlarından biri olmalı. Ancak, festivale katılan “Adana’nın en iyi kebapçıları” diye tanıtılan mekanlardan tattığım kebap, hayal kırıklığının ötesindeydi. Ne tadı vardı, ne tuzu; üstelik kebap, aceleyle yapılmış ve özen gösterilmemiş bir halde sunuluyordu. Yoğunluk bahanesine sığınılamaz; çünkü bu etkinlik, Adana’nın mutfağını en iyi şekilde temsil etme sorumluluğunu taşıyor. Bekleyen insanlar zaten sabırla uzun kuyruklarda bekliyor; sunulan ürün, bu sabrı ödüllendiren bir kaliteyle buluşmalıydı.
"Sorun Sadece Kebap mı?
Hayır, sorun sadece kebapla sınırlı değil. Festivalde sunulan diğer lezzetlerde de aynı özensizlik, aynı sıradanlık vardı. Adana gibi bir şehrin lezzet festivali, katılan herkesin hafızasında eşsiz bir tat bırakmalıydı. Oysa ki festivalin ardından, akıllarda kalan yalnızca hayal kırıklığı oldu. Adana’nın benzersiz mutfağı, böylesine özensiz bir temsil ile ulusal ve uluslararası düzeyde hak ettiği itibarı gölgede bıraktı.
"Adanalı Olmak: Sorumluluk ve Gurur"
Adana, mutfak kültürüne adanmış bir şehirdir. Bir Adanalı olarak, bu değerleri savunmak ve her fırsatta en iyi şekilde temsil etmek bir görevdir. Lezzet Festivali gibi büyük bir etkinlikte sunulan ürünlerin, Adana'nın gastronomi mirasını doğru şekilde yansıtması gerekiyor. Her lokmada, bu şehrin emeği, tarihi ve ruhu olmalı. Ne yazık ki bu yılki festivalde bunu göremedik. Adanalı olmak, sadece doğduğumuz şehri sevmek değil; onu gururla temsil etmek, değerlerini korumak ve yüceltmek anlamına geliyor. Ama bu özensizlik, Adanalılık ruhuna yakışmadı.
"Gelecek İçin Bir Ders"
Bu festival, Adana mutfağını layıkıyla tanıtma sorumluluğunun ne kadar önemli olduğunu gösteren bir ders olmalı. Katılan kebapçılar, şalgamcılar, tatlıcılar, sadece ürünlerini sunmak için değil, Adana’nın adını onurlandırmak için oradalar. Yoğunluk mazeret olamaz; çünkü bu festival, lezzetlerin değil, özensizliğin konuşulduğu bir organizasyon olmamalıydı. Önümüzdeki yıllarda düzenlenecek etkinliklerde daha fazla özen, daha fazla kalite ve daha fazla gurur görmeyi umut ediyorum.
"Bir Adanalı Olarak Utandım"
Bu yazıyı yazarken, Adana’nın mutfağına duyduğum sevgiyi ve bağlılığı yeniden düşünerek kelimeleri seçtim. Çünkü bu şehir, lezzetiyle bir dünya markasıdır. Adana’nın gastronomi değerleri böylesine kötü bir şekilde temsil edilmemeli. Ben bir Adanalı olarak utandım; çünkü Adana’nın yemekleri, bu şehrin ruhunu taşır. Dilerim ki gelecek festivallerde, bu ruh yeniden hayat bulur ve Adana, hak ettiği şekilde anılır.
Yorumlar
Kalan Karakter: