Savaş bitti.
Sıra iki vahşet dolu yılın muhasebesine geldi.
Vicdan sahibi insanlık ailesi ve Gazze’nin aklıselim insanları Hamas’a soruyor: 7 Ekim saldırısına ihtiyaç var mıydı?
Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi?
Bir kent harabeye döndü; binlerce insan yok edildi/oldu. Bebekler açlıktan öldü. Hamas yönetimi dağıldı; komuta kademesi birer birer imha edildi. İsrail terör devleti Gazze’de bütün vahşi uygulamalarını denedi; Ortadoğu’nun jandarması edasıyla istediği yeri vurdu. Hizbullah ve bağlı milis güçleri resmen yok edildi.
İran’ın bölgede kolu kanadı koptu; Tahran bombalandı, Genelkurmay Başkanı başta olmak üzere üst düzey komuta kademesi suikastlerle hedef alındı. Cumhurbaşkanının helikopteri düşürüldü.
Suriye’de istediği yerleri bombaladı; Golan Tepeleri ve Hermon Dağları işgal edildi. Lübnan, Yemen, Katar hava ve kara operasyonlarıyla vuruldu; hatta Ankara’yı vurma tehditleri savurdu.
Bütün bu vahşetin başlangıcı 7 Ekim saldırısı mıydı?
Aksa Tufancılarına soralım: Değdi mi?
İki yılın sonunda Trump’ın hazırladığı 20 maddelik imha ve işgal dayatma planına Hamas mecbur bırakıldı. Erdoğan, Hamas’ın Trump-İsrail ortak işgal planında mutabık kaldı. Ölen öldü; Gazze yerle yeksan oldu. Hamas’ın sözü kesildi, yeni yönetim Tony Blair’e teslim edilip Trump’ın hayal ettiği "Ortadoğu Rivierası" projesi devreye sokuldu.
Şimdi tekrar soralım:
7 Ekim’de ne amaçlandı, hesap neydi?
Hedef neydi, neden müzik festivalindeki sivil gençler vuruldu?
Mossad’ın bilinçli görmezden gelme oyununa neden gelindi?
—Yaklaşık 1.200 kişi neden öldürüldü?
—Yaklaşık 3.400 İsrailli neden yaralandı?
— Yaklaşık 350 sivil neden rehin alındı?
— Kendilerine "Ebabîl Kuşları" diyenler, adına “Aksa Tufanı” dedikleri saldırıyla kazanamayacakları bir savaşı neden başlattı?
—Gazze kıyametini neden hazırladınız; 70 binden fazla bebek, çocuk, kadın, yaşlının ölümüne, bebeklerin ve çocukların açlıktan yok olmasına, Gazze’nin yüzde 90’ının yerle bir edilmesine neden sebep oldunuz?
Kazanamayacağınızı bile bile böyle bir maceraya neden girdiniz?
Attığınız birkaç roket, ürküteceğinizi sandığınız İsrail’e değdi mi?
Peki, 7 Ekim saldırısını fırsata çevirip Gazze’yi harabeye çeviren ve Gazzelilere soykırım uygulayan İsrail ile Netanyahu’nun yaptığı vahşet yanlarına kâr mı kalacak?
70 bin Filistinlinin kanı yerde mi kalacak?
Ölen bebeklerin, açlıktan can veren çocukların, sokaklarda köpeklerin parçaladığı bedenlerin; bir bütün olarak yok edilen bir kentin acıları ne olacak?
Çocuk, kadın demeden sivil halkın üzerine bombalar yağdıran terör devleti İsrail ve emir verip hayatları cehenneme çeviren Netanyahu ile savaş kabinesinden hesap sorulmayacak mı?
İki milyar Müslüman, sekiz milyar insan televizyonlara kilitlenmişken; iki megalomanın narsist planına "barış" denilerek dayatılan imha ve işgal projesine Gazze halkı razı mı olacak?
Utanmadan bu rezilliğe Müslümanlar ve vicdan sahibi insanlar sessiz mi kalacak?
Arap ve İslam dünyasında Gazze’de savaşın durmasını kâr sayıp bundan kahramanlık hikayeleri üreten ahmakların varlığını vicdan sahibi insanlar kabul edecek mi?
Kabul etmemeli; hesap sormalı.
Gazze’deki barış kimsenin tekelinde olmamalı.
Çünkü bu barışı kaçınılmaz kılan, Gazze halkının destansı direnişi ve dünya halklarının vicdan hareketidir.
Londra’dan Berlin’e, Roma’dan Sidney’e, New York’tan Paris’e, Madrid’ten Tel Aviv’e hemen her yerde düzenlenen, yüz binlerce insanın katıldığı eylemler barışı mecbur kıldı. Bu gerçek görmezden gelinmemeli.
Başta İspanya Başbakanı Pedro Sánchez’in ve vicdan sahibi insanlık ailesinin verdiği kararlı mücadele sonucunda; Hamas yenilse de, Gazze yerle bir edilse de vicdan ve insanlık birlikteliği kazandı.
Netanyahu ve soykırımcı savaş kabinesi tarih sahnesinde "soykırımcı" olarak yerini aldı; korkak, kof, kabadayı Müslüman liderler ise insanlık hafızasına unutulmamak üzere kazındı.
Yorumlar
Kalan Karakter: