Anayasaya göre Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
Madem hukuk devleti idi
“AİHM kararları bizi bağlamaz.Demirtaş teröristtir. ” sözleriyle bu ülkeye onca yıl bunca kötülükler neden yapıldı?
İnsanlar on yıllardır hukuksuzca cezaevlerinde neden tutuldu/tutuluyor?
Selahattin Demirtaş suçlu ise neden tahliyesi için "Hayırlı olacak!" denildi.
Suçu yoksa hukuksuzca dokuz yıldır neden siyasi rehine olarak tutuldu.
Erdoğan'ın 'Bu ülke yargı ülkesi, yargı bu konuda ne derse ona uyarız." demesiyle mi karar verilecek? Böylelikle mi hukuki bir yargı kararı olacak ?
Madem ki hukuk devleti,
(KHK) Kanun Hükmünde Kararname ile ülke tekçi, keyfiyetçi bir anlayışla neden yönetilmeye çalışıldı/çalışılmaya devam ediliyor?
KHK ile sebepsiz yere kamudan ihraç edilip yargılanıp hakkında BERAAT kararı verilmesine rağmen keyfi zulme tabi tutulmuş sayıları yüz binleri bulan suçsuz günahsız vatan evlatlarının mağduriyetleri hukuk devleti ilkesiyle neden giderilmiyor?
AİHM kararına uyulacaksa mahkemenin Osman Kavala ile ilgili verdiği karara da neden uyulmuyor?
Tayfun Kahraman ve halkın oylarıyla seçilmiş Can Atalay’ı Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen hapiste tutulmaya neden devam ediliyor?
Umut demokratik bir hak ise barışa kardeşliğe bütüncül bir demokrasiye hizmet edecekse neden uygulanmıyor?
Türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti ise….
Hukukun üstünlük ilkesi esas alınarak AİHM ve AYM kararları Selahattin Demirtaş’la sınırlı kalmayıp haklarında AİHM ve AYM kararı bulunan bütün dosyaların tozlu raflardan indirilmesi gerekmiyor mu?
Hukuk esas alınarak başta Silivri olmak üzere bütün zindan kapılarının sonuna kadar açılması hatta KHK mağduriyetleri sebebiyle içerde dışarda olanların tamamının hukuk ekseninde haklarının teslim edilmesi ile Türkiye özlenen, beklenen Demokratik bir cumhuriyet kimliğine kavuşmaz mı?
Madem ki bu ülkede toplumsal bir barış isteniliyor, bu talep hukukla, adaletle, insan haklarına saygıyla, gelişmiş demokrasiyle devlet yönetiminde liyakatla her türlü etnik ve dini toplumsal kesimlerin meşru taleplerinin karşılanmasıyla sağlanmaz mı?
Üstünlerin hukuku değil de hukukun üstünlüğü esas alınırsa
"Seni başkan yaptırmayacağız"ın diyeti hukuksuzca koca dokuz yıl olur mu? Yazık ediliyor hem de çok yazık!
Bir dipnot : Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne 1954’te taraf olduğunu 1987’de bireysel başvuru hakkını tanıdığını ve 1990’da AİHM'in bağlayıcı yargı yetkisini kabul ettiğini hatırlatıp hukukun üstünlüğünü, adaletin herkese gerekliliğini hatırlatıp bağımsız ve Demokratik bir cumhuriyet özlemiyle beklediğimizi de belirteyim..
Yorumlar
Kalan Karakter: