Toplumun “deli” dediği birçok kişi, gerçekte velilik makamına çoktan ulaşmıştır.
Bu insanlar öyle sıradandır ki, kimse onlara sır sormaz.
Ama öyle derindirler ki, onların bir susuşu, bir milletin çığlığına bedeldir.
---
Akıllılar Dünyasında Akılsızlar:
Akıl, bugünün dünyasında yüceltilmiş bir tanrı gibidir.
Her şey rasyonellik terazisinde tartılır.
Ama o terazi, aşkı tartamaz.
İlhamı ölçemez.
Vahyi anlayamaz.
Neden mi?
Çünkü akıl sınırlıdır.
Ve sınırlı olan hiçbir şey, sınırsız olanı kapsayamaz.
---
Deliler, Kalbiyle Görenlerdir
Sokakta bir adam bağırır:
“Ben Tanrıyım!” der.
Geçenler güler, hor bakar.
Ama o an fark edilmez ki:
Adam “ben” diyenin kim olduğunu çözmüş ve onu inkâr etmiştir.
O sözün anlamı “Ben Tanrı değilim, Tanrı’dan başka ben yok”tur aslında.
Ama toplum bu dili çözemez.
Çünkü şekilperestlik gözleri kör etmiştir.
---
Velilik Delilikten Doğar
Her velinin geçmesi gereken bir çöl vardır:
Nefsi terk, halkı terk, aklı terk...
Bu çölden geçerken, gören gözler değişir.
Duyulan sesler farklılaşır.
Zihin artık dünya frekansında çalışmaz.
Ve dışarıdan bakan der ki:
İkisi de aynı kökten gelen bir çığlık olabilir:
"Ben buradayım!"
---
Netice: Deli Olmadan Derinleşemezsin
Deli olmadan, düşemezsin.
Düşmeden, kalkamazsın.
Kalkmadan, bulamazsın.
Bulmadan, varamazsın.
Ve varamazsan…
Ne sen sensin, ne de hayat hayat.
---
Seyyidname der ki:
“Herkes akıllıysa, bir şeyler yanlıştır.
Ve bazen en hakikatli söz, en çatlak ağızdan çıkar.”
Yorumlar 9
Kalan Karakter: