Hatırlarsanız geçtiğimiz yıllarda bir halk otobüsü şoförü bir şehit annesini otobüse almamış adeta dalga geçmişti. Olay manşetlere taşınıp sosyal medyada yankı bulunca o şoför hakim huzuruna çıkarıldı, sonrasında şehit annesinin elini öperek af diledi.
Peki af diledi de ne oldu?
Değişen bir şey olmadı, yine hadsizlikler devam etti.
***
Yaşlılara, gazetecilere olan kinlerini, hadsizliklerini hız kesmeden sürdürüyorlar.
Yine geçtiğimiz günlerde bir otobüs şoförü, durakta bekleyen Kıbrıs gazisi Kaya Gerek’i otobüse almadı.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Adana’da da bazı özel halk otobüslerinin şoförleri, tüm uyarılara rağmen durakta bekleyen şehit yakınları, gazileri ve yaşlıları otobüslerine almayarak hadsizliklerini sürdürüyor. Adana’da Kıbrıs Gazisi Kaya Gerek, bir özel halk otobüsü şoförünün çirkin davranışına uğradı. Otobüs durağında bekleyen Kıbrıs Gazisi Gerek, 178 Nolu Kooperatifin 4 numaralı 01 J 0391 plakalı otobüsüne el kaldırıp binmek istedi. Ancak otobüs şoförü, yaşlı olan Gerek’i görünce durmayarak yoluna devam etti.
***
Şimdi bu hadsizlik değil de nedir?
Sizin yaşlılarla, şehit yakınlarıyla, gazilerle derdiniz nedir?
Onları aracınızda taşımak, gidecekleri yere götürmek çok mu zorunuza gidiyor?
Tüm bunlar yaşanırken ne yazık ki bu kentin yöneticileri, özel halk otobüslerinden sorumlu kooperatif başkanları sessiz kalıyor...
***
Otobüs şoförü hakkında nasıl bir işlem yapılacağını merak ediyoruz. Kıbrıs Gazisi Kaya Gerek, kendisini otobüse almayan şoföre seslenerek, “Bizlere kimse lütufta bulunmuyor. Bizler ve 65 yaş üstü insanlar ülkemize kanıyla canıyla hizmet etmiş insanlarız. Bizlerin ücretlerini bakanlık ödüyor. Kanun var. Devletimizin bize tanıdığı bir hakkı özel halk otobüs şoförleri tanımak istemiyor. Bazı özel halk otobüs şoförlerinin bizlere beleşçi muamelesi yapmaları artık gücümüze gitmekte. Valimizden ve diğer yetkililerin bir an önce bu konuya el atmalarını bekliyoruz” diyor...
***
Diyor ama hiç kimse oralı olmuyor.
Yazık, çok yazık...
Halbuki o gazi ülkesi için gazi oldu...
Halbuki o şehitlerin yakınları bizlere emanet değil midir?
Yaşlılarımız saygıyı hak etmiyor mu?
Neden böyle davranıyorsunuz?
Birisi bu hadsizliğin nedenini açıklayabilir mi?