Bir futbol kulübü sadece bir kurum değildir.
O, bir şehrin ruhu; bir semtin sesi; bazen bir çocuğun ilk hayalidir.
Adana Demirspor işte böyle bir kulüptür.
Bugünlerde ise bu ses, sessizliğe gömülmüş durumda. Borç içinde yüzen, yönetim belirsizlikleriyle boğuşan bu takım, ne taraftarını ne de geçmişini hak eden bir noktada. Peki, nasıl geldik buraya?
Bir dönemin parlayan yıldızı olan Demirspor, Murat Sancak yönetiminde başarılarla dolu yıllar yaşadı. Süper Lig’e yükseldi, Avrupa’yı hedefledi, Adana’yı gururlandırdı. Ancak şimdi, kulüp kaderine mi terk edilecek?
Halk şöyle soruyor:
“Sancak isterse bu işi çözer.”
Ve belki de haklılar. Çünkü bu şehir onu lider değil, umut olarak gördü. Bugün ise bu umut sessiz. Bu sessizlik, Adana’ya karşı bir vefasızlık gibi algılanıyor.
Demirspor şirket statüsünde olabilir. Ama Adana’nın kalbindedir.
Sahipliği hisseyle değil, aidiyetle tanımlanır.
Ve bu aidiyeti, kimsenin gasp etmesine bu şehir izin vermeyecek.
Belki şu an elini taşın altına koyan yok.
Ama kulübün ruhu hâlâ tribünlerde, duvar yazılarında, çocuk formalarında yaşıyor.
Bir gün gelecek ve Demirspor yeniden doğacak.
Küllerinden… taraftarıyla… halkıyla… inancıyla.
Bu takım sahipsiz değil.
Bu şehir unutmaz.
Ve bu yazı bir çağrıdır:
Murat Sancak, üzerine düşeni yapmalı.
Gerisini Adana halleder.
Çünkü bazı kulüpler düşer.
Bazıları unutulur.
Ama bazıları…
Küllerinden doğar.
Adana Demirspor işte o kulüptür.
Adana Demirspor, sadece sahada 11 kişiyle oynanan bir oyun değildir.
O, fabrikalarda ter döken işçinin tribündeki çığlığıdır.
Kenarda köfte ekmek satan esnafın gönlünde taşıdığı armadır.
Bir semtin, bir halkın kimliğidir.
Elini taşın altına koyan olmaz mı?
İşte burada Murat Sancak’a daha büyük bir sorumluluk düşüyor.
Eğer bir gün, bu takım yeniden ayağa kalkacaksa ki kalkacak bu, temelleri tekrar kulüleriyle kazınan bir dirilişin eseri olacak.
Adana Demirspor yeniden doğacaktır. Ama bu doğum sancısız olmayacakdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: