Dolandırıcıların, hırsızların, yan kesicilerin cirit attığı ve de altın çağını yaşadığı günümüzde kendinizi aptal yerine koyduğunuz oluyordur zaman zaman.
Ama endişelenmeyin aslında aptal olan siz değilsiniz ya da ben değilim.
Yine endişelenmeyin çünkü Amerikalı bir milyarder olan JB Pritzker bir konuşmasında size kendinizce bir “aptal tanıma sistemi” oluşturabilmeniz için yardımcı oluyor.
Yardımcı olduğunu söylemem tam yerinde bir söylem olmadı esasında ama en azından kişinin “aptal tanıma sistemi” denilen bir sisteminin olması gerektiği fikrini vermiş oldu.
Konuşma metninden anladığım kadarıyla bu gün kendi ülkesinde “yok artık!” dediğimiz nicelerinin parlamentoda kendilerine yer bulabildiğinden şikâyetle yapıyor konuşmasını.
“George Santos gibi bir hayalperest, başarılı bir şekilde hükümete girmeyi başarması”ndan hareketle başka ülkelerdeki örnekleri ekliyor. Mesela “Marjorie Taylor Greene gibi bir hayalperestin bile ABD Kongresi'nde bir koltuğa sahip olduğu"nun altını ısrarla çiziyor.
Katılmadığım nokta tabi ki sadece parlamentodakileri örnek vermesi.
Bu örnekler seçilenleri zeki seçmenleri aptal yerine koyan örnekler olmuş.
Ama bir açıklaması var tabi; seçmeni aptal yerine koymuyor bilakis onların veya milyonlarca sayıda insanın “aptal tespit sistemlerine sahip olmadığından” yakınıyor.
Muhtemelen Pritzke, kendi ülkesinde beğenmediği birinin seçilmiş olmasından veya iktidardakilerin kendi işlerine takoz koymasından ötürü bu tür örnekler üzerinde duruyor.
Bizim ülkemizde de yok mu benzerleri?
Yani beğenmediği bir iktidar seçildiğinde seçmeni aptal -bununla kalsalar yine iyi- “koyun sürüsü” yerine koyanlar yok mu?
Fazlasıyla var ama konumuz siyaset veya seçmen değil..Konumuz gerçekten bir aptalı nasıl anlarsınız, aptal tanıma sistemine sahip misiniz?.. Konumuz bu!
Madem Pritzkbi'den bahsettik bira daha onunla devam edelim..
Peki bir aptalı nasıl anlarsınız? Sorusuna karşılık Pritzker, bunun öyle kolay olmadığını söylüyor ve "Keşke aptalları tespit etmenin kusursuz bir yolu olsaydı, ama mantıksız bir şekilde, bazı aptallar çok zekidir. Kelimelerle ve yanlış yönlendirmelerle gözlerinizi kamaştırabilirler. İş yerinde sizden daha yüksek terfi alabilirler, hatta o iş yerinde başkan bile seçilebilirler" diye de devam ediyor.
Konuşmasını biraz daha derinleştirdiğinde "aslında dikkat edilmesi gereken önemli noktaların olduğunu" söylüyor ve bir aptalı fark etmenin en iyi yolunun kendi dünyalarındaki "zalim olan kişiyi aramak" olduğunu söylüyor ve "Birinin bu dünyadaki yolu gaddarlıkla işaretlendiğinde, gelişmiş bir toplumun ilk sınavında başarısız olmuş demektir.” Şeklinde bir açıklama getirse de soru dolu bakışlara dayanamıyor ve biraz daha şöyle açıyor:
“Hayvan beyinlerini asla ilk içgüdüsünün ötesine geçmeye zorlamadılar... Politika ve iş dünyasında geçirdiğim uzun yıllar boyunca, evrensel olarak doğru olan bir şeyi buldum - odadaki en nazik insan genellikle en zeki insandır.”
Pritzker bu konuşmayı yaptığında aklında birilerinin olduğu muhakkak.
Ama sanırım kendini aptal tanıma sistemine sahip olduğunu zanneden biri olarak dinleyicilerini aptal yerine koyacak kadarda çekingen (en hafif deyimle tabi)
Konu başlığıma giriş yapacağım diye kendini zeki zanneden birinin konuşmasından alıntı yaptığıma bakmayın.
Aslında hepimiz yaşam tecrübesinden hareketle kendi "aptal tanıma sistemimizi" geliştirmişizdir.
Mesela benim sistemim bazı altın kuralları veya tavsiyeleri içerir:
Okumak istediğinizi düşünerek biraz da başka “uyanıkların” fikirlerini de benimseyerek yazayım.
Birincisi "kitap okumayan gururlu, toz konmaz kesim" olarak tanımladığım kişiler.
Ama bu tabiri bir kendini beğenmiş yabancı bir şarkıcı kullanmıştı; ben aldım ve eklemeler yaptım. İsmini hatırlamadığım o şarkıcıya “kitaplarla aran nasıl? Diye sorulduğunda “Kitap okumaya gururum el vermiyor” diye absürt bir cümle kullanmıştı.
Bunlar kitaplar için fazla akıllı olmakla övünürler. Bu da aslında onların aptal olduklarının işaretlerinden biridir.
İkincisi kendini, tamamen olmamış olayların kahramanı gibi gösteren ve de özellikle bizim beşeri ilimler dediğimiz bilimi küçümseyip kendi hayal dünyalarından dünyaya ve insanlara bakanlar..
Özellikle bu tür insanların giderek çoğalması bilimi gittikçe değersiz hale getiriyor. Evet bilim her yönüyle ardından koşulacak bir şey değilse de peşinden koşulmayacak nedenlerin de açıklanması gerekir. E bunun için de yine bilim kokan cümleler kullanmak gerekiyor.
Üçüncüsü atadan kalan zenginliğinin nedenini kendi zekâsında arayanalar. Yani zenginliğiyle zekâsı arasında neden sonuç ilişkisi kurmaya çalışanlar.
Bu tipler aslında aptallıklarını yansıttıklarının farkında değiller. Bunu biz fark edebilirz; çünkü konuşma becerileri kabarık cepleri kadar maharetli değildir.
Dördüncüsü aptallık üzerine konuşanlar..
R.Musil'in dediği gibi “aptallık üzerine konuşan biri aptal olmadığını varsayar, böylece kendisini zeki saydığını göstermiş olur, oysa bu da aleni bir aptallık işaretidir… Aptallık, insanlık durumunun bir nevi mütemmim cüzüdür.”
Önemli bir not: Burada kendimi tenzih ediyorum :)
Beşincisi gerektiğinden fazla cesur olmaları.
Aslında cesaretleri “yiğitliklerinden” kaynaklanmıyor, bakmayın siz cesaretli olduklarına.
Tamamen öngörü yetersizliği ya da bir psikoloğun dediği gibi “analiz kabiliyetlerinin olmayışından kaynaklanıyor.
Çünkü yaşayacak olduğunuz veya yapacak olduğunuz bir eylemin sonuçlarını ön gören her mantıklı kişi o sonuçların olumsuzluğundan ötürü çekingen olurlar. E aptallık da duyguyla alakalı olmayıp mantıkla alakalı olduğuna göre..
Kalın sağlıcakla..