Faşizm bir dindir. 20.yüzıl tarihe Faşizm Asrı olarak geçecektir. -Mussolini
Bu sırada İtalya’da hükümet krizi çıkmıştı. Kral biçare hükûmet kurma görevini Mussolini’ye verdi ve böylece kura kuzu teslim edilmiş oldu.
İktidara geldiğinde ilk işi başta kendisine destek veren liberallere kan kusturmak oldu; zaten eski yoldaşları olan sosyalistlerin kan kusmaya başlaması çok daha önce başlamıştı. Tarihler 196’yı gösterdiğinde o artık “tek adam”dı.
Kendine muhalif olan hatta muhalif olmayıp da fikirlerini paylaşmayan tüm kuruluşlara yavaş yavaş darbe vurmaya başladı. Kendiseine “Duce” yani “Lider” denmesini çok istiyordu ve bunun için satın aldığı kalemşörlerden yazılarında bu kavrama değinmelerini istiyordu. Evet, zamanla kendisi “Duce” olarak anılmaya başlandı.
Kendisiyle birlikte hareket edenler için sorun yoktu, ancak ona ve düşüncelerine karşı çıkanlar, onun karanlık yüzüyle tanışmakta fazla gecikmediler. Gazetecilik tecrübesi onu ve kurduğu Faşizm’i kısa sürede tüm ülkede zorla da olsa kabul ettirmesine yaradı. Her fırsatta Faşizm rejiminin propagandasını yaptı ve halka bu rejimin 20.yüzyılın rejimi olduğunu kabul ettirdi.
İktidarında, tüm kanunları yeniden düzenledi. Kanunların temeline kendi düşüncelerini oturttu. Öğretmenlerden tutun tüm meslek guruplarına faşizmi koruyacaklarına dair yemin etme zorunluluğu getirdi.
Ülkedeki tüm ticari faaliyetlerini devlet kontrolüne alan Mussolini iktidarı, halka nefes aldırmamaya başladı. Mussolini ağırlığı silah sanayisine veren bir ekonomik sistem izlerken halk da bu sistemin kölesi durumuna düştü.
Dış politikada ise, hayalindeki Roma’ya kilitlenmiş ve bunun için saldırganlığa başlayarak ve dişlerini gıcırdatarak diğer Avrupa ülkelerine göz dağı vermeye başladı;ilk saldırgan adımını da Korfu adasını bombalayarak gösterdi.
Bunlarla yetinmedi Mussolini, Arnavutlukta kukla bir rejim kurdurtup ardından Lbya’yı yeniden işgal etti.
Bşlangıçta Mussolini, Hitler’i büyük bir rakip hatta büyük bir düşman olarak görse de Milletler Cemiyeti’nin Mussolini’yi yani İtalya’yı kınaması onu Hitler’e yaklaştırdı ve iki faşist lider kol kola poz vermeye başladı…
Hitler ve Mussolini’in kendilerini iktidara taşıdıkları süreçler onlar açasından hiç de kolay olmamıştı. Mussolini’nin “Savaş birlikleri” örgütünü kurduğunu söylemiştim işte o örgüt iki kısımdan oluşuyordu.
Birinci kısım “Principi” denilen temel savaş kadroasu;ikinci grup ise üniformaları kara gömlek, kara başlık, kara kemer, koyu gri bir pantolon dan oluşan ve birliğe girişlerinde; “Tanrının ve İtalya’nın namına; İtalya’nın yüceliğini sağlamak için savaşarak ölenlerin namına bütün gücümü daima İtalya’nın yararına adayacağıma ve harcayacağıma ve ant içerim. ”şeklinde yemin eden “Kara Gömlekliler”di.
İşte Mussolini’nin hükümet kurmada görevlendirilmesinde, kralın attığı imzanın çaresizliği bunların baltalarından kaynaklanıyordu. V e Mussolini nihayet dünyaya meydan okuyan adam olarak, bir diğer meydan okuyucuyla buluştu;Hitlerle.
Mussoli'nin nin faşist birliklerle yönetimi ele geçirişiyle beraber ülke içinde güçlü bir yeniden oluşum süreci başlatılırken bir yandan da “Risorgimento” hayalleri tekrar hayat bulmaya başlamıştı. İtalya kabuğundan çıkmalıydı ona göre. Bunun için Habeşistan'a gözünü dikti.
Ancak bir bahane gerekiyordu savaş açmak için. O bahane de kısa sürede geldi . Habeşistanda birkaç İtalyan askeri öldürülmüştü. Bu Mussolini için yeterli bir bahaneydi.
Habeşistan’ın bir karşı savaşını başlattığında işler hiç de tahmin ettikleri gibi kolay yürümedi. Çok kayıp verdi İtalyanlar. Ancak sürekli kayıplar veren İtalyanlar zor da olsa savaşı kazanmayı başardılar ve Habeşistan` ı topraklarına kattılar.
Faşistler bir bir çoğalıyordu.
Yorumlar
Kalan Karakter: