O halde komplo teorisi gibi gelmesin size; dünya hâkimiyetinin ideolojik sahibi partiler ya da başkanlar değil Amerikan derin devletidir.
BU Amerikan derin devletinin temel görevlerinden biri de; kapitalist piyasa ekonomisi, temsili demokrasi ve Batı merkezli Post-modern kültürü gibi kavramların hayata geçirilmesinin garantörlüğüdür.
Bu garantörlük görevinin yerine getirilmesinin; yeri geldiğinde ekonomik şiddet, yeri geldiğinde siyasi terör yöntemleri yeri geldiğinde de bombalar yoluyla sağlanmasında hiçbir behis yoktur.
Ne var ki Küreselciler açısından bu kadar iyimser bir gidişat, 2000'li yılların başında sorunlarla karşılaşmaya başladı. Rusya, ABD'yi kıskanarak takip etmeyi bırakıp egemenliğini güçlendirmeye başladı. Gerek 2008 Gürcistan’da yaşananlar gerekse Kırım’ın ilhakı ,Kuzey Filosu gibi gelişmeler küreselcileri bir hayli üzdü. Çünkü Amerikan derin devletinin ilham perisi küreselcilerin planları tehlikeye girdi.
Çin de aynı şekilde.. Özellikle Xi Jinping döneminde küreselcilerin ekmeğiyle oynamaya başladı. Gerekirse Tayvan’ı güç kullanarak alma planı bu küreselcileri hop oturtup hop kaldırıyor.
İslam dünyası da aslında bu çizgi de..Her ne kadar amacına ulaşmayan bir takım “Baharlar” yaşandıysa da yine de zaman zaman Batı ve Amerikan karşıtı protestolarla sesleri duyulabiliyor.
Hindistan da aynı şekilde.. Hindistan'da sağcı milliyetçiler ve gelenekçiler Başbakan N. Modi ile birlikte iktidara geldi.. Bu gelenekçiler Batı merkezli modernliği reddederken seslerini bir hayli yükseltiyorlar.
Afrika'da sömürgecilik karşıtı duygular artmaya başladı ve Latin Amerika ülkeleri kendilerini ABD'den ve genel olarak Batı'dan giderek daha bağımsız hissetmeye başladı.
Küresel çetenin başını çekecek olan Amerikan derin devleti bir şaşkınlık da BRICS'in kurulasıyla yaşadılar.
Trump’ın gelmesiyle ve de yeniden gelecek olmasıyla derin devletin konuşulmaya başlandığı Amerika’nın hegamonik güçleri büyük hayal kırıklığı içindeler..
Trump’ın ilk dönemlerinde Derin devletin izlerini net şekilde iç siyasi çatışmalarında gördük. Ama Trump’ın o dönemde eli zayıftı ve kurumlarda kendi kadrolu çaycısı bile yoktu..Ama şimdi durum çok farklı olacak gibi. Ama yine de terörist yöntemlerinin teşvik edilmesinden tutun, küreselleşme karşıtı tüm kurumlara sansür uygulama taktikler devam ediyor.
Tabi Amerikan derin devleti sadece kendi içindeki mücadeleyle sınırlı kalmıyor Avrupa’ya da el atıyor. Bunun için “Ultra küreselci” Soros'u kullanmak en mantıklı olanıdır. O nedenle birkaç gün önce İtalya Başbakanı Meloni “asıl tehlikeli olan Soros’tur” demişti.
Soros eliyle neler yapılamamıştı ki; Hindistan'daki Modi'yi ortadan kaldırmak, bazı ülkelerde (Özellikle Kafkas Cumhuriyetlerinde) renkli devrimler, BRICS’i sabote etmek, Suriye’ye el atmak, Türkiye’de FETÖ darbesini gerçekleştirmeye çalışmak..Neler neler..
Peki sonuç?:
Çin de geri adım atmadı ve ABD ile ticaret savaşını kritik kayıplar yaşamadan sürdürdü.
Modi seçim kampanyası sırasında kaldırılamadı.
BRICS , Batı ile savaş halindeki Rusya topraklarındaki Kazan'da muhteşem bir zirve düzenledi . Çok kutupluluk yükselişini sürdürdü.
İsrail , tüm kural ve insan haklarını ihlal ederek Gazze ve Lübnan'da soykırım yaparak her türlü o albenisi olan küreselci söylemi geçersiz kıldı..Biden’ın da bunu desteklemekten başka çaresi kalmadı..
Tump Amerika’nın yalın çıplak halinin bir tezahürü olarak ortaya çıkıp Amerika’nın ve toplumunun temel sorunlarına değinince küreselci derin devlet iyiden iyiye afalladı. İŞİD eylemleri adıyla ülkelerinde eylem gerçekleştirip “biz haklıyız” demeye getirdiler.
Küresellikten ziyade Amerikan köklerini sulamayı tercih eden Trump Amerikan devletinin lham kaynaklarını “bölgeselliğe” alıştıracak gibi. Yani derin devlet de önceliklerini değiştirmek zorunda kalıyor.
Yazımı güzel bir alıntıyla bitirmek isterim:
“Trump'ı tanıyan Amerikan Derin Devleti, ABD'nin ideoloji, jeopolitik, diplomasi vb. alanlardaki küresel stratejisini revize etme amacının farkına varmıştır. Artık her şey revizyona tabidir. Trump ve Trumpizm, daha genel anlamda popülizm, teknik bir başarısızlık ya da tesadüfi bir kısa devre değil, küreselizmin gerçek ve temel krizinin sabitlenmesi ve dahası onun sonu olduğu ortaya çıktı.
Bu, Amerikan hegemonyası tarihinde yeni bir dönemecin başlangıcıdır. Bu, stratejisinin, ideolojisinin, tasarımının ve yapılarının köklü bir revizyonudur.”