Dünya, Putin’in alışılmadık ateş kes teklifini kısa bir şaşkınlıkla karşılayıp ardından uzun umut dolu bekleyişlerde bulunurken Putin aslında çok kurnazca bir oyunun peşinde olabilir.
Hoş;onu bu oyuna zorlayan aslında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Friedrich Merz ve Polonya Başbakanı Donald Tusk’un Ukrayna’ya destek için bir araya gelip Putin’e sözüm ona ateş kes teklifinde bulunmalarıydı.
Bu teklif ve üslup ve de özelikle medyaya sızdırdıkları pozlar tam anlamıyla kışkırtıcıydı Putin açısından. Ve Putin bu masadan yayılan kokuyu sezmiş gibi; yani Putin’in Beşli masadan aldığı koku Ukrayna’ya toparlanması için zaman kazandırma kokusuydu. Hatta Putin’in koşulsuz teslim olması kokusu..
Beşli masa tarafından bir açıklama yayınlanmış ve yayınlanan açıklamada, "Fransa, Almanya, Polonya ve İngiltere liderleri olarak Rusya’nın barbarca ve yasa dışı işgaline karşı Ukrayna ile dayanışma içinde Kiev’de olacağız. Başkan Trump’ın barış anlaşmasına yönelik çağrılarını desteklediğimizi yineliyor, Rusya’yı ise kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik çabaları engellemekten vazgeçmeye davet ediyoruz. ABD ile birlikte Rusya’yı adil ve kalıcı bir barış için müzakerelere alan açacak 30 günlük tam ve şartsız bir ateşkesi kabul etmeye davet ediyoruz" ifadeleri yer almıştı.
Putin’in, bu emrivaki acıkmalarına karşı sert bir açıklamayla karşılık vereceğini düşünüp Putin’i “barış istemeyen adam” durumuna sokmayı ve bu şekilde Amerika Başkanı’nı da yanlarına çekmeyi hedefleyen bu “zeki” liderler, Putin’in -umduklarının tersine olan- açıklamalarından dolayı oldukça şaşkınlar. Çünkü Putin “ateşkes değil sürdürülebilir bir barış” demişti.
Onlar da Ukrayna ve ordusuna silah desteği verilmez ve moral motivasyon aşılanmazsa yıl sonuna kadar süreçteki denge Avrupa ve Ukrayna aleyhine çok daha faklı bir şekilde değişecek. Alelacele bir araya gelip mutluluk pozlarıyla emrivaki şekilde ateşkes talep etmeleri bundan. Ve Putinin de saldırılara ara vermemesinin nedeni bu. Yani Ulrayna’ya aldırılması planlanan rahat bir nefese müsaade etmemek. Havayı mümkün mertebe kirli bırakmak Putin için önemli bu süreçte.
Tarafla samimi şekilde ateşkes sürecini başlatsa dahi ortada mühim bir soru var: Ateşkesin garantörü kim olacak, ateşkesin uygulanmasını kim denetleyecek?
Türkiye’ni böyle büyük bir sorumluluğu tek başına alması beklenmez kanaatimce ama Trump’ın, Erdoğan’la birlikte bu garantörlüğü üstlenmesi pekala mümkün.
Putin’in AB ile özellikle Macron gibi bir yandan barış güvercini olurken diğer yandan nükleer füzelerden bahseden sözde güvercinlerle direk temasa geçmek istemediğini biliyoruz.
Öyle ya!;Bu ülkeler ve yine özellikle Macron gibi savaşa sponsor olan ülke liderleriyle neyi konuşacak? Zaten i kaç yıl önceki müzakerelerde de yapıcı dil kullanmak yerine alabildiğince tehditkâr dil kullanmışlar ve müzakerelerin sonuçsuz kalmasından adeta memnuniyet duymuşlardı.
Şuan Putin’i ateşkes’e davetleri bile tehditkâr bir dille. Mesela İngiltere “Moskova reddederse Kiev daha fazla silah alacak” diye bir açıklama yaptı.
Müzakereleri galibiyete ulaşmanın bir amacı olarak gören Avrupalıların Zelensky gibi bir kuklayı nasıl da parmaklarında oynattığı açık değil mi? Bir yandan müzakere çığırtkanlığı yapı diğer yandan Zelensky’e adeta “daha çok siper kazın, daha çok silah üretin ve d satın alın” diyen bu 5’li masanın pis kokusunu Putin’in aldığını yaptığı hamlelerden anlıyoruz. O nedenle Kiev ile doğrudan müzakerelere -İstanbul'da ve ön koşulsuz olarak- hazır olduğunu açıkladı.
Peki neden İstanbul seçildi?
Bu sorunun cevabını Rus analistlerinden direk aktarayım: “İstanbul'u seçmek, bir suçluyu suç mahalline getirip, şahitlik etmesi ve tövbe etmesi gibi bir şey. Ancak bu sefer cezası daha ağır olacak. Reddedecekler ve ardından Kiev'de teslimiyet olacak. İstanbul aynı zamanda Karadeniz Bölgesi'nde çok şeyin kendisine bağlı olduğu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a uzanan bir eldir.”
Son olarak;tarafların karşılıklı tüm bu oyun ve düzenbazlıklarına rağmen C. Başkanı Erdoğan’ın barışın sağlanmasında rol oynaması halinde üzüldüğüm bir şey var: Trump’ın Nobel barış ödülünü alamayacak olmasına..
Yorumlar
Kalan Karakter: