Sarı öküzü verdik.
Esmer tenli gençleri ve
kara kaşlı çocukları da,
Sarışın, kumral, siyah saçlı kızları da verdik.
Verdik ve doyuramadık. Evet, bu acımasız, zorba anlayış doymadı, yetmedi aldıkları.
Biz verdikçe o pervasızca istedi ve istediğini de aldı.
Biz sustukça o gözaltına aldı, tutukladı,zindanlar doldu taştı.
Yetmedi, yenilerini açtılar hem de kırmızı kurdelalar ile...
Şimdi sıra kime gelecek, diye bekledik. Hep birlikte sıramızı bekledik.
Sustukça sıranın herkese geleceğini de bilmeliydik.
Solcular, aydınlar ,demokratlar.
Halkların kardeşliği diyenler.
Barış içinde yaşamak isteyen ve bunun vaadini verenler.
Sekülerler, laik, çağdaş ve Atatürkçüler ve hatta "Tam bağımsız Türkiye" sloganı atanları da aldılar.
Gazetecileri, yazarları, çizerleri hatta ve hatta ıslık çalanları bile, bu suçtur, deyip aldılar, tutukladılar.
Yetmedi;
Sıra samimi müslümanlara geldi.
Siyasetlerine itiraz eden dindarları, cemaatleri, dernekleri, vakıfları.
İtiraz eden başörtülü kadınları, "Artık yeter" diyerek, sesini çıkaran gençleri.
Anneleri, babaları, dostları, mütedeyyinleri.
Konuşanları, karşı çıkanları, itiraz edenleri,
evet hepsini acımadan hapishanelere doldurdular.
Hem de hukuksuz uygulamalarla.
Sonra;
Başörtüsü mücadelesinde şeref, haysiyet, din, ahlak, diyerek direnen herkesi, her kesimi düşman ilan ettiler.
Hak, hukuk, adalet, insaf, vicdan, diyen her anlayışa göründü bu soğuk beton duvarlar.
Ve ardında;
Evlatsız annelerin çoğaldığı, ağıtların, gözyaşının dinmediği, kadersiz, kederli, gözleri nemli, boğazları düğümlü insanların çoğaldığı bir coğrafyaya çevirdiler bu toprakları.
Sıra bu günlerin mimarlarına geldiğinde ise,
Yargısız,kanunsuz,haksız,hukuksuz,dikta edenlere,sesiz kenarda oturanlara,rahatı yerinde,tuzu kuru olanları birer bire çağırdıklarında;
Sesini çıkaracak kimse kalmayacaktır.
Evet, biz ilk başta o sarı öküzü almalarına izin vermeyecektik.
Yorumlar
Kalan Karakter: