Bugün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabul edilişinin 77. yılı.
“Bütün insanlar hür ve eşit doğar” cümlesi hala kağıt üzerinde duruyor; çünkü milyonlarca insan bu cümleyi hiç okuyamadı, belki de duymadı bile…
2025’in sonunda gerek dünyanın gerekse ülkemizin insan hakları karnesine baktığımızda utancımız bir gram azalmadı.
Neler yaşandı, şöyle bir bakalım dedim…
DÜNYADA DURUM
Gazze’de: 7 Ekim 2023’ten bu yana 70.360 kişi hayatını kaybetti; çoğu kadın ve çocuk. Hastaneler, okullar, yardım konvoyları vuruldu; açlık bir silaha dönüştürüldü.
Ukrayna’da: BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne göre savaşın başlangıcından bu yana 13.883 sivil öldü; binlerce çocuk yetim kaldı, şehirler harabeye döndü.
Bangladeş’de: UNHCR verilerine göre 1.168.000’den fazla mülteci hala vatansız, hala açlık ve hastalıkla boğuşuyor.
Çin / Sincan’da:Uluslararası raporlara göre 1–1,8 milyon arası Uygur ve diğer azınlıklar kamplarda tutuluyor; zorla çalıştırma, kısırlaştırma ve kültürel yok etme devam ediyor.
İran: Uluslararası Af Örgütü’ne göre 2025’te en az 841 idam gerçekleştirildi; ve hala dünyanın en yüksek idam oranına sahip ülkesi İran.
TÜRKİYEDE DURUM
AİHM kararları dikkate alınmıyor. AHİM’e başvuru sayısında dünyada lideriz.
AYM kararları uygulanmıyor.
Hatay milletvekili Can Atalay halen cezaevinde, meclisteki odası kapalı. Odanın kapısına asılmış fotoğrafı gülümsüyor görünse de, gelip geçeni acı acı selamlıyor…
2025 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde Türkiye, 180 ülke arasında 159. sırada; hapiste en az 26 gazeteci var.
Cezaevlerinde yatacak yer kalmamış durumda, yüzde 140 kapasiteyle çalışıyor…
2016’dan beri 100’ün üzerinde seçilmiş belediyeye kayyım atandı; demokrasi yerel düzeyde askıya alınmış durumda.
Kadın Cinayetleri derseniz dur durak bilmiyor. 2024’te en az 394 kadın erkek şiddetiyle öldürüldü, 259 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu. 2025 yılının ilk on ayında ise, 236 kadın öldürüldü, 245 kadın şüpheli şekilde ölü bulundu.
Mülteci ve sığınmacılara yönelik nefret söylemi ile yasadışı geri itmeler devam ediyor; işkence iddiaları uluslararası raporlara yansıdı.
KHK mağdurlarının acıları katlanarak artıyor. Yeniden yapılanma davaları ‘yine tutuklanırsam’ korkularını tetikliyor, umutları yok ediyor...
İNSAN HAKLARININ EVRENSEL ÖNEMİ
Bu rakamlar sıradan bir istatistik değil; her biri bir isim, bir anne, bir çocuk, bir gelecek.
İnsan hakları bir lüks değil, insan olmanın en temel şartıdır.
- Yaşama hakkı yoksa hiçbir hak kalmaz.
- Adil yargılanma hakkı yoksa hiçbirimiz güvende değiliz.
- İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü yoksa, toplum hakikatlerden tamamen uzak yaşıyor demektir.
BURADAN SESLENİYORUM!
> Gazze’de ölen bebekler için,
> Sincan kamplarında kaybolan Uygur kardeşlerim için,
> İran’da başörtüsü için idam edilen genç kadınlar için,
> Afganistan’da okula gidemeyen tüm kız çocukları için,
> Dünyada ve Türkiye’de kadına şiddete kurban giden tüm kadınlar için,
> Türkiye’de kayyımla el konulan halk iradesi için…
> Haksız yere hapiste yatan gazeteciler için,
> Beraat etmesine rağmen görevine iade edilmemiş KHK’lı mağdurlar için,
> 28 yıldır mağduriyeti giderilmemiş 28 Şubat mağduru kız kardeşlerim için,
> Kaybolan, istismara uğrayan, katledilen, iş kazalarına kurban edilen tüm çocuklar için…
Diyorum ki, insanlık onuru, işkenceyi de ayrımcılığı da sessizliği de, bir gün gelip yenecektir elbet. Dayan yüreğim dayan…
Bugün İnsan Hakları Günü, yarın hepimiz için insan kalma günü olsun!
Gelin!
Bu insan hakları gününde tüm mağdurların sesine kulak verelim…
Bu güzel ülkede bir daha hiçbir insan hakkı ihlali yaşanmasın.
Ne kadınlar katledilsin, ne çocuklar istismar edilsin, ne de iş cinayetleri olsun…
Ne KHK'lıların anneleri ağlasın…
Ne 28 Şubat mağdurları giden ömrüne yansın.
Hiç kimse annesiz, babasız, evlatsız kalmasın, eşine hasret yaşamasın.
Şu topraklarda mağduriyeti giderilmeyen tek bir kişi bile kalmasın.
Hadi gelin!
Nefreti değil, insani, adaleti ve vicdani büyütelim sizlerle...
İnsanca yaşayabileceğimiz bir Türkiye inşa edelim hep birlikte...
İnsan hakları gününü kutlamak için yüzümüz olsun böylece...
Yorumlar
Kalan Karakter: