İsrail’in Katar’ın başkenti DOHA’da Trump ekibinin tertiplediği müzakere görüşmeleri için toplantı halinde bulunan HAMAS yetkililerini hedef alması pervasızlığın artık sınır tanımadığının ve artık dünyada siyasetin değil, BM kanunlarının değil,İnsan haklarının değil;orman kanunlarının geçerli olduğunu bize net bir şekilde gösterdi.
İsrail’in, Dünyaya “abi”liğini kanıtlamak isteyen Trump’ın kendi önerisiyle toplanan heyeti hedef alması artık dünyada yasal olan her girişimin önünü tıkamış ve orman kanunlarını yürürlüğe koymuştur.
Düşünün;bir süper gücün başkanı toplantı tertip ediyor ve tertip ettiği toplantıyı Siyonistlere bildirip toplantı yapılan mekana baskın yaptırabiliyor. Sadece toplantı yapılan yer değil aynı zamanda Hamas'ın siyasi büro üyelerinin kaldığı konutlar da vuruluyor.
Mazlumların artık kimse güveneceği muamma. Aslında HAMAS yetkililerin Trump ve ekibine güven duymamaları gerekiyordu. Muhtemelen duymamış olmalılar ki saldırıdan bir iki kişi hariç kayıp vermediler.
B tür saldırıların geleceği, İsrail Silahlı Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Eyal Zamir’in 31 Ağustos'ta yurt dışındaki Hamas liderlerinin hedef alınacağını duyurmasından belliydi. HAMAS yetkilileri bunu bekliyor olabilirler.
İsrail aslında bir nevi başarısız oldu. Ama bu başarısızlığın üstünü örtmek için ABD’nin “Saldırı öncesinde Katar bilgilendirildi” şeklindeki açıklamasına Katar’dan “ bizi bilgilendirmeleri tamamen asılsızdır” şeklinde jet yanıt geldi.
Dünya, kendi tarihinde bu denli yüzsüzlük ve pişkinlikle karşılaşmadı. “Katarı bilgilendirdik” yalanını söyleyen ABD bir yandan tarafları bir araya getirirken diğer yandan bir araya getirdiği taraflardan birine saldırı için onay verebiliyor. Trump’ın bizzat onay verdiğini üst düzey bir İsrailli yetkili söylüyor zaten. Ve İsrail’in bu saldırıya verdiği isim de Ateş zirvesi” oluyor.
Neyse ki toplantı halinde olan HAMAS’ın üst düzey yetkililer Halil el-Hayya, Halid Meşal ve Zahir Caberin hayatta kalmayı başarıyor ancak yaralı ya da sağlam olarak mı bilinmiyor.
Bilinen net bir şey var;o da bir Katar’lı subayın ve Halil el-Hayya’nın şehit olduğudur.
Peki Halil el-Hayya kimdir?
Hayya, Haniye'nin Temmuz 2024'te İran'da İsrail tarafından öldürülmesinden bu yana, grubun yurt dışında en etkili ismi olarak görülüyor. Özellikle Sinwar'ın geçen ekim ayında Gazze'de şehit edilmesiyle HAMAS’da etkinliği daha da arttı.
1960 yılında Gazze Şeridi'nde doğan Hayya, 1987'de kurulduğu günden bu yana Hamas'ın bir parçası. Hamas kaynakları, Hayya'nın 1980'lerin başında Haniye ve Sinwar ile birlikte Hamas'ın ortaya çıktığı Sünni İslamcı hareket olan Müslüman Kardeşler'e katıldığını belirtiyor.
Gazze'de İsrail tarafından defalarca gözaltına alınan HAYYA’nın 2007 yılında İsrail'in düzenlediği bir hava saldırısında Gazze Şehri'nin Secaiye semtindeki aile evi vurulmuş ve akrabalarından birkaçı ölmüştü. 2014 yılında Hamas ile İsrail arasındaki savaş sırasında ise Hayya'nın en büyük oğlu Usame'nin evi bombalanmış ve kendisi, eşi ve üç çocuğu ölmüştü.
ayya saldırılar sırasında orada değildi. Birkaç yıl önce Gazze'den ayrılıp Hamas'ın Arap ve İslam dünyalarıyla ilişkilerinden sorumlu kişisi olarak görev yapmış ve bu görev için Katar'a yerleşmişti.
Hayya, Gazze savaşını başlatan 7 Ekim saldırılarının, Hamas'ın hapisteki Filistinlilerle takas etmek üzere "birkaç asker" yakalama amaçlı sınırlı bir operasyon olduğunu söylemi ve Hamas'ın İsrail'le yürüttüğü arabuluculuk görüşmelerinde Hamas heyetlerine başkanlık ederek, Hamas tarafından kaçırılan İsraillilerin İsrail hapishanelerindeki Filistinlilerle takas edilmesini de içeren bir Gazze ateşkesi anlaşmasının sağlanması için çaba sarf etmiştir.
Yorumlar
Kalan Karakter: