Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları, kanunları ve adaleti herkes için eşit olmalıdır. Ün, şöhret, takipçi sayısı ya da reklam değeri; kimseye suç işleme, kamu düzenini bozma ya da kolluk kuvvetlerine karşı gelme hakkı tanımaz.
Ancak son yaşanan olayda üzülerek gördük ki bazı “tanınmış” kişiler, kendilerini hukukun üstünde görme cesaretini bulabiliyor. Polisin havaya uyarı ateşi açmak zorunda kaldığı bu olayda, görevini yapan memurun üzerine araba sürülmesi, sadece hukuk açısından değil insanlık açısından da kabul edilemez bir davranıştır!
Bu bir gösteri değil, kamu güvenliği ihlalidir!
Olayın "reklam" amacı taşıdığı iddiası, durumun vahametini daha da artırıyor. Bir halk figürünün, sorumsuz davranışlarıyla topluma kötü örnek olması, zaten hassas olan kamu vicdanını derinden yaralıyor.
Bugün bu eylemi sıradan bir vatandaş gerçekleştirseydi ne olurdu? Cevap açık: Tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilirdi. Peki aynı eylemi yapan bir “ünlü” kişiye ne yapıldı? Sessizlik, geçiştirme ve caydırıcı olmayan tepkiler…
Bu adalet değil. Bu, ayrıcalıklı davranma kültürünün hukuk zemininde yeniden üretilmesidir.
Biz böyle bir Türkiye istemiyoruz!
Güzel ülkemin geldiği bu durum hem üzücü hem vahim. Yasaların ve kanunların güvence altına aldığı eşitlik ilkesi; toplumun huzurunu, güvenliğini ve adalet anlayışını korumak için vardır. İstisna kabul etmez!
Sesleniyoruz:
Yargı makamları adil ve cesur adımlar atmalı. Kamuya açık örnek davranışlarla “ün” değil, “adalet” öne çıkarılmalı. Kolluk kuvvetlerinin itibarı korunmalı, hakları güvence altına alınmalı.
Bu olayın üstü örtülürse, yarın hangi yasa bizi koruyacak?
Yorumlar
Kalan Karakter: