Dünkü “Yolun sonu” başlıklı yazıma bir takım eleştiriler geldi…
Yazımızda demiştik ki, “Gelen vurmuş giden vurmuş Denizlispor’a…”
“Ligin dibindeki Kayseri Erciyesspor bile Denizlispor’u yenmiş…”
Vay efendim Adana Demirspor’la Kayseri Erciyesspor’u niye kıyaslamışız…
Vay efendim Adana Demirspor bu ligin şampiyon adayları arasındaymış…
Madem öyle, gerçekleri konuşalım…
Adana Demirspor’un sezona şampiyonluk parolasıyla başladığı doğrudur…
Peki istikrar sağlayabildi mi?..
Hayır…
Peki Adana Demirspor’a sunulan imkan Kayseri Erciyesspor’a sunuldu mu?..
Ona da hayır…
Eğer Kayseri Erciyesspor’a geniş imkanlar sunulsaydı böyle olur muydu?..
Adanalı cesur yürekler Timuçin Beyazıt ve sevgili dostum İbrahim Uzunca Kayseri Erciyesspor’un başına gelince tabiri caizse “Bombayı” kucaklarında buldular…
Bunca olumsuzluklar içerisinde “Onur” mücadelesi veren Timuçin Beyazıt ve İbrahim Uzunca’nın takımı Kayseri Erciyesspor Denizlispor’u yenmişse, Adana Demirspor’dan daha başarılı olmuş demektir…
Madem eleştiride bulunuyoruz. Öyleyse kendimizi de eleştirelim..
Aslında “Ligin dibindeki Kayseri Erciyesspor bile Denizli’yi yenmiş” demekle bir bakıma bu takıma ve hocalarına haksızlık etmiş oluyorum. Yani bu galibiyeti küçümsemişim gibi bir durum ortaya çıkıyor. Ancak, öyle düşünmemek gerekiyor.
Kucaklarında “Bomba” bulan Timuçin ve İbrahim hoca Kayseri’de bir bakıma Adana’yı da temsil ediyor. Her ne kadar bu hocalara Adana’da haksızlık edilmiş olsa da onları yok sayamayız, başarılarını küçümseyemeyiz…
Kayseri Erciyesspor Adanalı hocalarıyla ligde “Onur” mücadelesi veriyor…
Sezon başında hedefini şampiyonluk olarak belirleyen ve imkanları geniş olan Adana Demirsporlu oyuncuların da “Onur” mücadelesi vereceklerine inanmak istiyorum…
Ancak, öncelikli olarak Mavi-Lacivertli futbolcuların silkelenerek kendilerine gelmesini diliyorum…
Yok silkelenmeyiz diyorlarsa, devre arasında futbolcuların iyi bir silkeleneceğini hatta savrulacağını düşünüyorum…
Bunu yapması gereken ve yapacak olan da Adana Demirspor’un Başkanı Sedat Sözlü’dür…
Denizlispor maçı sonrası “Hiçkimse babamızın oğlu değil” açıklamasıyla bunun sinyalini verdi…
Mustafa Gümüşdamla
Ölüm bir gün her canlının kapısını çalacak…
Yaşlısı, genci dinlemeden gelecek kapımıza…
Belki hazırlıklı, belki hazırlıksız olacağız…
Kimimiz korkacağız ölüm geldiğinde…
Kimimiz direneceğiz ölüm karşısında…
Ancak, eninde sonunda ölüm bizi bulacak…
Öyle ya da böyle kaçış yok…
Belki günahkar gideceğiz bu dünyadan…
Belki de dünyaya geldiğimiz gibi tertemiz göçeceğiz ebedi aleme…
Belki birilerinin hakkını yemişizdir…
Belki bizim hakkımız yenmiştir…
Bunun hesabını bu dünyada vermesek te, öbür dünyada vereceğiz…
Hakkını yediklerimiz varsa hesap vereceğiz…
Hakkımızı yiyenlerden hesap soracağız…
Önemli olan bu dünyadan göçüp gittiğinde ardında güzel şeyler bırakmaktır…
Dostların tarafından unutulmamaktır…
Bugün 24 Kasım 2015…
24 Kasım 2011 yılında Günaydın Adana Gazetesi Kurucu Genel Yayın Yönetmeni sevgili ağabeyim, dostum Mustafa Gümüşdamla bu dünyadan göçüp gitti…
Genç yaşta aramızdan ayrıldı…
Kendisiyle bu meslekte uzun süre birlikte çalıştık…
Yeri geldi tartıştık…
Yeri geldi birbirimize bağırdık, çağırdık…
Yeri geldi küstük…
Ama birbirimize hiç kırılmadık…
Kırmamaya özen gösterdik…
Tek derdimiz görev yaptığımız gazetenin güzel çıkmasıydı.
Gazetenin güzel çıkması için tartıştık, bağırdık, çağırdık…
Çünkü, ikimizin de mesleğimize saygımız vardı…
Mustafa Gümüşdamla bu dünyadan göçerken belki de kimilerinden alacaklı gitti…
Belki kimilerine kırgın gitti…
Sevgili Gümüşdamla, vefat etmeden 2 saat önce yanındaydım eşimle beraber…
Hayat arkadaşım Emine Hanım’la birliktelik kurabilmemiz için emeği olmuştur.. Eşimi severdi… Eşimde Gümüşdamla’yı sever, sayardı…
O’nun vefatı hepimizi üzdü…
Mustafa Gümüşdamla 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde hayata gözlerini kapadı…
Geride öğrencisi sayılan bir çok gazeteci bıraktı…
O bir çok gazetecinin öğretmeni konumundaydı…
Mustafa Gümüşdamla sporu da çok severdi…
Futbol turnuvaları düzenlenirdi…
O turnuvalarda onun sinirlendiği halleri özledik…
Turnuvada top oynayan gazeteci arkadaşlarımıza çatmasını, kadro dışı bırakmasını özledik…
Bugün 24 Kasım…
Sevgili Mustafa Gümüşdamla’yı anacağız kabri başında…
Sevgili Gümüşdamla’nın kabrine her gittiğimde, annesinin yanına birlikte diktiğimiz çiçekler aklıma geliyor…
Bir tuhaf oluyorum…
Birlikte o çiçeklerin büyümesini görecektik…
Olmadı, ne yazık ki, o çiçeklerin büyümesini göremedi ve terketti gitti bu dünyadan…
Mekanın cennet olsun sevgili Mustafa Gümüşdamla…