Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya Konya Şehir Hastanesi’nde silahla başına mermi sıkılmak suretiyle öldürüldü…
Doktor katili Hacı Mehmet Akçay, Kardiyoloji Uzmanı Dr. Ekrem Karakaya'ya 7 Haziran’da annesini götürmüştü. Hastasıydı. Hasta, ertesi gün hayatını kaybetti.
Olaydan bir ay sonra Hacı Mehmet Akçay, doktorun yanına gidip tartışmaya başladı.
Saldırgan, Karakaya'nın başına tabancayla ateş etti daha sonra aynı silahla kendini vurdu.
Şimdi gelelim konunun en can alıcı noktasına…
*
Doktoru yaşamından eden silahın tetiğini çeken bir bir hastanenin güvenlik görevlisi…
Taşıdığı silah kendisine ait ve ruhsatlı…
Güvenlik görevlisinin sinirleri “Çelik” gibi olmalı… Sonuçta silah taşıyor.
Hastanede doktorları, hemşireleri ve diğer çalışanları korumakla görevli, çalıştığı hastanenin güvenliğini sağlamakla durumunda olan güvenlik görevlisi ne yazık ki doktor katili oluyor ve kendisi de intihar ediyor…
İnsanın aklına hemen şu soru geliyor:
Ülkemizde görev yapan özel güvenlik görevlileri yeterli testten geçiyor mu?
İnsanların güvenliğini sağlamakla yükümlü olan özel güvenlik görevlileri nasıl seçiliyor…
Sorular uzar gider, ama hayatını kaybeden, katledilen doktor geri gelmez…
Gelelim ikinci olaya…
*
İstanbul'da silahla yaralama suçundan 5 yıl hapis yatıp tahliye olan Abdullah Türkoğlu isimli erkek, aynı olay nedeniyle kendisine tazminat davası açan Öznur Tufan ve avukatı Servet Bakırtaş'ı öldürdü. Geçtiğimiz aylarda tahliye olan Türkoğlu, Tufan tarafından kendisine açılan tazminat davasını öğrendi. Öznur Tufan ve avukatı Servet Bakırtaş'ı arayan Türkoğlu, davanın geri çekilmesini istedi. Ancak avukat ve kadın, bu isteği reddetti. Bunun üzerine Türkoğlu, defalarca arayarak tehdit etmeye başladı.
Davanın geri çekilmemesi üzerine Abdullah Türkoğlu, önce Servet Bakırtaş'ın Bakırköy Kartaltepe Mahallesindeki bürosuna gitti. Burada Bakırtaş'ı öldüren Türkoğlu, daha sonra kendisine dava açan Öznur Tufan'ın Büyükçekmece'deki işyerine geldi.
Ateş açan Türkoğlu, Tufan'ı boynundan yaraladıktan sonra kaçtı. Öznur Tufan ihbar üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından hastaneye kaldırıldı. Türkoğlu ise Büyükçekmece Emniyet Müdürlüğü ekiplerince yakalandı. 71 yaşındaki Öznur Tufan, kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti.
Şimdi bu iki olayı şöyle yorumlasak yerinde olur mu?
*
Doktor katledilerek canından oldu...
Avukat müvekkilini savunurken, kendini savunamayıp öldürüldü.
Bugün Üzüldük, kahrolduk, isyan ettik..
Peki ya yarın?
Yarınımızın garantisi olacak mı?
İnsanlar mesleğini korkusuzca icra edebilecek mi?
Yoksa dün dünde kaldı deyip, meslekler icra edilirken vücutlarına gelebilecek (Yönü belli) kör kurşunların gelişini mi bekleyecek.
Sahi ne oldu bizlere.
Ne ara böyle kötü olduk?
Şimdi buraya nokta koyacağız 2 gün sonra İnsanlar unutacak.
Ta ki yeni bir katliam yaşanana kadar.
Sonra?
Sonrası yukarıda yazdıklarım gibi olacak ve yine nokta koyacağız bir dahaki katliam yaşanana kadar.
*
İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı…
Hepimiz yakınlarımızı kaybettik. Her önüne gelen bir yakınını kaybettiğinde eline silah alıp katliam mı yapmalı?
Mahkemelik olan her insan kendi istediği olmadı diyerek eline silahı alıp kendisinden şikayetçi olan ile avukatı mı öldürmeli?
Artık bu işe dur demeli, silahlanmanın önüne geçilmeli.
Eğer silahlanmanın önüne geçilmezse bu ülke kendi adaletini sağlayanların ülkesi haline gelecek…