Adana'nın gözde Şehitler Parkı adeta kaderine terk edilmiş!
Mesleğimizin gereği olarak haber sitelerini, ajansları ve sosyal medyayı yakından takip ediyorum. Sosyal medya kullanan insanların çoğunluğu bu mecrada bilgi kirliliği yaratırken, az sayıdaki insan da sosyal medya hesaplarını yararlı işler için kullanıyor…
Mesela takipçisi olduğu meslek büyüğü gazeteci Düzgün Coşkun sosyal medya hesabı facebook’ta yararlı paylaşımlar yapar. Yani bazı insanlar gibi “Geyik” yapmaz..
Düzgün ağabey ile tanışıklığımız uzun yıllara dayanır. Yerel Bölge Gazetesi’nde birlikte çalıştık, birbirimize saygımızı, sevgimizi hiç eksik etmedik.
Düzgün ağabey dün sosyal medya hesabında bir paylaşım yapmıştı. Bu paylaşımını Düzgün ağabeyin hoşgörüsüne sığınarak köşeme taşıyorum.
***
Başlığı da şu şekildeydi:
“ADANA’NIN GÖZDE PARKI ADETA KADERİNE TERK EDİLMİŞ!...”
Düzgün Coşkun ağabeyin paylaşımını okurlarımızın dikkatine sunuyorum ve sonrasında yorumuma devam edeceğim..
“Adana'nın gözde dinlenme yerlerinden birisi olan Şehitler Parkı sahibini arıyor.
Şehitler Parkı hizmete açıldığı Haziran 2006 yılından bu yana, hiç bu kadar bakımsız olmamıştı. Sezon dolayısıyla sulama yetersiz yapıldığı için çimler kurudu. Oysa DSİ sulama kanalı Şehitler Parki'na paralel akıyor. Aradaki mesafe 10-12 metre.
Parka ayrı bir görsellik kazandıran çam ağaçların büyük bölümü kurumaya yüz tutmuş. Bu ağaçlar her ne kadar suya ihtiyaç duymasa da!
Park içinde yer alan fitnnes aletleri ya kırık ya da dökük. Çoğu kullanılamaz halde.
-Bayraklar sezon nedeniyle renk vermiş -
Park alanında 16 Türk Devleti'ni simgeleyen Bayraklar mevsim dolayısıyla renk vermiş. Bu şablon belediye yetkililerine de yakışmıyor.
Ayrıca mermer kaideler arasında derin çatlaklar oluşmuş. Sonbaharın gelmesiyle ağaçlardan dökülen gazellerin hışıltısı kulağa müzik gibi gelse de hafif bir esintiyle çirkin bir görüntü sergiliyor. Ayrıca parkta nefes almak için yürüyüş yapanlar, banklarda oturup zaman geçirenler de kirliliğe adeta davetiye çıkarıyor. Yanlarında getirdikleri kabuklu yemişler yeniliyor çöpler olduğu yerde bırakılıyor. Oysa ellerini uzatabilseler çöp kutusuna çöpleri atabilirler. Nedense bu zahmete kutlanmadıkları dikkatlerden kaçmıyor. Şehitler Parkı'ndaki kirliliğin en büyük müsebbibi bu insanlar maalesef!
-Park eski ihtişamlı konuma getirilsin-
Güzide Şehitler Parkı eski ihtişamlı haline ne zaman dönüştürülecek? Şehit isimlerinin yazılı olduğu mermer kaidelerin çevresine mevsimlik çiçekleri ne zaman dikilecek merak konusu.
Sabah yürüyüşe çıkan insanlar parktaki çam ağaçlarının kuruduğunu ifade ederek, belediyenin bu konuda neden önlem almadığını soruyor. Şehitler Parkı'ndaki kötü manzaranın kısa sürede ortadan kalkmasını istiyor. Bu konuda Seyhan Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü yetkililerini göreve çağırıyor. Renk veren bayrakların yenileri ile en kısa sürede değiştirilmesinin gerektiğini belirtiyor.”
***
Bu parkın içerisinden ve önünden her gün yüzlerce insan geçiyor. Düzgün ağabey bu kenti yöneten yetkililere çağrıda bulunuyor, feryat ediyor. Düzgün ağabey hep yararlı işlere imza atmıştır. Yaşadığı kentin, mahallenin, sokağın sorunlarıyla yakından ilgilenen bir insandır. Düzgün coşkun, parkın eski ihtişamlı konuma getirilmesini istiyor. Mesela Düzgün ağabey bayrakların solduğunu renk verdiğini dile getiriyor. Bayrağımız bizlerin “Kırmızı Çizgisi”dir. Ayyıldızlı bayrak için bu topraklar şehit kanlarıyla bulandı.
***
Bu feryadın sadece sosyal medyada kalmaması için köşemde paylaştım. Düzgün Coşkun ağabeyin sitemini, Şehitler Parkı ile ilgili görüşünü bu satırlara taşıdım.
Umarım bu kenti yöneten değerli belediye başkanlarının basın danışmanları görür, başkanlarını bilgilendirir. Zira biliyorum ki, belediye başkanları ya vakitleri olmadığı için ya da sorunları görmemek için “YEREL GAZETELERİ OKUMAZLAR…”
Eğer yerel gazeteleri basın danışmanları okuyorsa ve başkanlarına sorun aktarmaktan korkmuyorlarsa Şehitler Parkı’nın durumunu anlatır, bilgilendirirler…
***
Aslında basın danışmanlarının görevi gazetelerde gördükleri eleştirel ya da kentin sorunlarıyla ilgili çıkan haberleri başkanlarına aktarmak, onları bilgilendirmektir. Ancak, biliyor ve inanıyorum ki, hiçbir basın danışmanı başkanını bilgilendirmiyor. Aslında bu durum başkanların basın danışmanlarına tem yetki vermemesidir. Eğer tam yetki verseler mesela başkanlar her şeyi “Ben Bilirim” sevdasından vazgeçip basın danışmanlarına “Gazetelerde kentimizle ilgili çıkan her haberden haberim olacak” yetkisini verse işler daha kolay olur…
Sahi burada basın danışmanlarını da konu etmişken bir şey söylemeden geçemeyeceğim. Mesela geçtiğimiz günlerde bir ilçe belediyesinin başkan basın danışmanını aradım, telefonu çaldı. O danışman ne telefona baktı, ne de geriye dönüş yaptı…
***
Sevgili basın danışmanları şunu unutmayın, siz gazetecilerin telefonuna bugün dönüş yapmayabilirsiniz, ama 2 yıl sonra seçimlerde başkanlar değiştiğinde aramıza döneceksiniz. O zaman bizlerin yüzüne bakacak yüzünüz olacak mı?..
Umarım belediye başkanlarının basın danışmanları Düzgün Coşkun ağabeyin dile getirdiği konuyu ciddiye alıp başkanlarını bilgilendirir…