İki gün önce Günaydın Adana Gazetesi’nin manşetini görmüşsünüzdür…
Kocaman fotoğraf…
Sevgili meslektaşlarım Mustafa Özke’nin habere kattığı güzel yazı ve Neşet Karadağ’ın objektifinden okuyucularımıza yansıyan fotoğraf…
Fotoğrafın üstünde “İYİ UYKULAR ADANA!” başlığı…
Aslında bu olay kocaman bir ayıptır…
92 yaşındaki Havva Ana’nın içler acısı durumunu o kocaman fotoğraf ortaya koymuştu…
Asırlık Havva Ana’yı dağ başına terketmişlerdi…
Buna hangi yürek dayanır?..
Bunu hangi evlat yapabilir?..
İnsanlar, sokaktaki kediye üzülürken, hangi insanoğlu Havva Ana’yı dağ başında kaderine terkedebilir…
Sevgili Mustafa Özke ile Neşet Karadağ Adana’nın Pozantı ilçesi’ne giderek Havva Ana’nın dramını gazetemizin sayfalarına taşıdılar…
Aslında bu bir tür insanlık ayıbıydı…
Biz ne ara böylesine duygusuz olduk…
Biz hangi ara böylesine vicdansız olduk…
Biz nasıl olur da duygularımızı, vicdanımızı, insanlığımızı yitirir olduk…
Sevgili meslektaşlarım Mustafa Özke ve Neşet Karadağ, aslında yılın haberciliğini yaptılar…
Özke ve Karadağ, sayfa sütunlarına “Kim kimle evlendi, kim kimden boşandı, kim kimi aldattı” gibi gereksiz haberleri gazete sayfalarına koymayarak gazeteciliği ayağa düşürmediler…
Havva Ana 92 yaşına gelmiş, evlatlarını büyütmüş, yine de çocuklarına laf söylememiş, söyletmemiş…
Acaba uykudan uyanabilecek miyiz?..
Acaba tekrar duygularımıza, vicdanımıza kavuşabilecek miyiz?..
En önemlisi insanlığımızı tekrar elde edebilecek miyiz?..
Evimizdeki Havva Ana’lara sahip çıkacak mıyız?..
Yoksa götürüp huzurevine mi bırakacağız?..
Karar sizin…