Dayak yedik…
Küfür yedik…
Horlandık…
Aşağılandık…
Tehdit edildik…
Yürüdük…
Kınadık…
Bunları yapanlarla mahkemelerde hesaplaştık…
Sonra ne oldu?..
“Sap” gibi ortada kaldık…
Birbirimizi sattık…
Birbirimize sırtımızı döndük…
“Bana Dokunmayan Yılan Bin Yaşasın” dedik…
Yine;
Dayak yedik…
Küfür yedik…
Horlandık…
Aşağılandık…
Tehdit edildik…
Hep kendimiz için yürüdük…
Şimdi ülke için yürüme zamanı…
Şimdi “Barış” için haykırma zamanı…
Şimdi “Birlik” için “Bir” olma zamanı…
Şimdi “Vatan” için birbirimizi “Satmama” zamanı…
Yine yürümeliyiz…
Ankara’da hayatlarının baharında yok olup giden canlar için…
Yürümeliyiz, ülke menfaati için…
Yürürken fotoğraf makinesi, kamera bırakma zamanıdır…
Gerekirse tertemiz bir ülke, bulutlar gibi bembeyaz bir Türkiye için gazetelerin bembeyaz sayfa ile çıkması zamanıdır…
Teröre tepki için…
Yitip giden canlar için….
Gazeteciler olarak bunları yapmalıyız…
3 kişi, 5 kişi değil…
Eğer Adana’da 1000’e yakın gazeteci varsa, ki bu kentte önüne gelen gazeteci olmuştur…
Her konuda “Ahkam” kesmişizdir…
Köşelerden “Akıl” vermişizdir…
Köşelerden “Ahkam” kesmek, “Akıl” vermek yerine var mısınız icraata…
Var mısınız menfaatiniz için değil, yitip giden canlar için yürümeye…
Var mısınız uyanmak için haykırmaya…
Varsanız eğer burada görev Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Başkanı sayın Cafer Esendemir ve yönetimine görev düşüyor…
Bunun öncülüğünü ÇGC Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri yapmalı…
Her ne kadar “Satışa” gelmiş ve kırgın olsam da ben hazırım yürümeye…
Sizler hazır mısınız?..
Başından sonuna kadar eksilmeden, kaytarmadan, satmadan, korkmadan var mısınız yürümeye?..
Ve diyorum ki;
“Dağ Başını Duman Almış Yürüyelim Arkadaşlar…”