Soma’da yitip giden 301 canın ardından Karaman’ın Ermenek ilçesindeki maden faciası ülkemizde yüzlerce belki de binlerce insanın ekmek parası için yerin yüz metrelerce altında insanlık dışı koşullarda çalıştığını ortaya koydu. Her iki felaket de madencilik sektöründeki denetim mekanizmasının bir fonksiyonunun kalmadığını gösteren acı tecrübeler oldu. Bu felaketler aynı zamanda maden işletmelerinin insan emeğinin, onurunun pervasız ve vicdansızca sömürüldüğü yerler olduğunu en çıplak haliyle gözümüzün içine soktu. Her felaketten sonra olduğu gibi yine, doğa olaylarını kendi eliyle afete dönüştüren insanoğlunun, geride yetimlerin kalmasına, ocaklara kor ateşler düşmesine neden olan yanlış uygulamalarının sorumluluğunu doğaya yükleyip ‘afet’ kılıfına sığdırmaya çalıştığına tanık olduk. Dünyada insan canının bu kadar ucuz olduğu kaç tane ülke olduğu iyi bir araştırma konusu olur. Yasalara, yönetmelikler yok sayılarak, mühendislik hizmeti alınmadan inşa edilen verilmemesi gerektiği halde seçim dönemlerinde çıkarılan aflarla ruhsat verilen binaların depremlerde binlerce vatandaşımıza mezar olduğunu çok çabuk unuttuk. Özellikle Marmara depreminden sonra çıkarılan yasa ve yönetmeliklere hala birçok belediyenin uymadığını söylemeye gerek bile yok. Dere yataklarına kentsel dönüşüm adı altında inşa edilen toplu konutlarda yaşayan insanlarımızın sel sularında can verdiğini artık hatırlamıyoruz bile. Soma’da yerin yüzlerce metre altında 301 vatandaşımızın can verdiğini çok çabuk unuttuk. Balık hafızalıyız. Toplumsal hafızamız sadece bir ‘an’dan ibaret olduğu için ders almıyoruz ya da almak istemiyoruz. Bilim insanlarının sözlerine burun kıvırmayı marifet sayıp, bilimin evrenselliğini yok sayarak ileri medeniyetler seviyesine ulaşacağımızı zannederek hayal dünyasında yaşıyoruz. Kısır çekişmelerin, rant hesaplarının kitlesel ölümlere neden olabildiğini görmeyecek ya da görse de umursamayacak onlarca bilim insanının varlığını görmek, bilmek gerçekten de acı verici. Bu kadar mı ucuz insan hayatı? ‘Jeofizik’ denen bilim dalı yer altının binlerce metre altında ne var ne yok en ince detayına kadar ortaya koyarken, maden işletmelerinin neredeyse tamamında jeofizik uygulamalarına yer verilmediğini öğrenmek sadece ve sadece vicdan sahibi insanların yüreğini yakıyor. Yasa ve yönetmelikler kağıt üzerinde kalacaksa neden milletvekili seçimi yapıyoruz? Seçtiğimiz milletvekilleri neden TBMM’de yasa ve yönetmelik çıkarıyor? Bir anlamda toplumsal yaşamı şekillendiren bu yasal düzenlemelere o zaman ne gerek var? Olan yine garibana, namusuyla, onuruyla ekmek parası için üç kuruş karşılığında dünyayı sırtlayan garibana oldu. Ne Pamukova’da ne de Soma’da kendini sorumlu hisseden bir tane ‘yetkili’ görmedik, Ermenek’te de göremeyeceğimiz apaçık ortada sanırım. Mutlu pazarlar… (Mutlu olabiliyorsanız)