Ne zaman bir yakınımın bebeği dünyaya gelse Zülfü Livaneli’nin seslendirdiği parçanın “Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende” dizeleri dökülür dudaklarımdan. O dizeler nedense buruk bir mutluluk hissettirir hep. Parçanın sözlerinin tamamını bilmesem de Livaneli’nin parçadaki ses tonu hüzne neden olur içimde. Dün yeğenim ‘Duru’ dünyaya geldi. Yumuk yumuk teniyle çığlıklar atıp duruyordu. İsyan ediyor gibiydi. Sanki “Neden dünyaya getirdiniz beni” der gibiydi. Savaşların, öfkenin, nefretin hakim olduğu bu dünyaya bir çocuk getirmek büyük ve korkutan bir sorumluluk. Dünyanın en güzel şeyine sahip olup da ona güzel bir yaşam sunamama endişesi ürkütüyor. Livaneli’nin dizeleri aslında her şeyi tüm açıklığıyla anlatıyor: “Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende Senin yolunu gözlüyor Kuş palazı, boğmaca, kara çiçek, sıtma, yürek farkı,kanser filan İşsizlik açlık falan.. Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende Senin yolunu gözlüyor Tren kazası, uçak kazası ,iş kazası, yer depremi,kuraklık filan Karasevda kara sevda kara sevda ayyaşlık falan... Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende Senin yolunu gözlüyor Hapishane kapısı hapishane kapısı polis copu filan Senin yolunu gözlüyor Sosyalizm sosyalizm falan... Hoşgeldin bebek yaşama sırası sende.” Hoşgeldin güzel bebek. Hoşgeldin Duru bebek. Umarım yaşamımıza güzellik getirir, yaşama sevincimizi yeşertir, şansı güzel bir insan olursun.