Adana Büyükşehir Belediyesi’ni izleyen ve izlemekten zevk alan bir gazeteciydim.
***
Ancak, son birkaç yıldır yaşananları izleyince, bir dönem kendimi tiyatro salonunda gibi hissediyordum.
***
Meclis üyeleri geliyor, neyi oyladıklarını bile bilmeden ellerini kaldırıp indiriyorlardı. Hatta, bazı meclis üyeleri kendilerini öyle kaptırmışlardı ki, kendi partilerinin yönettiği belediyelerin maddelerine karşı oy veriyorlardı.
***
Tabi, çevreden gelen uyarı üzerine, kullandığı oyu düzeltiyor, “Ben maddenin bizim belediyenin olduğunu bilmiyordum” diye komik savunmalar yapıyorlardı.
***
Aslında, bu meclis üyesinin neye el kaldırdığını bilip bilmediğinden bile şüpheye düşüyorduk.
***
Gel gelelim, dönem değişti… Başkan değişti, meclis üyelerinin büyük kısmı yenilendi.
***
Hatta, Adana sınırlarındaki tüm ilçelerin temsilcileri de Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’ndaki yerlerini aldı.
***
Belediyenin icraatını veya icraatsızlığını eleştiren her belediye meclis üyesi, Hüseyin Sözlü’nün hazır cevaplarından nasibini aldı.
***
Bu hazır cevaplar, lise çocuklarının okul bahçesinde kullandığı veya bir kahvehanenin köşesindeki siyasi tartışmalardan alıntı gibiydi her seferinde…
***
Eleştiriye tahammül edemediğini düşündüğüm Hüseyin Sözlü, kendini eleştiren meclis üyelerine partilerinin durumu ile ilgili değerlendirmelerle cevap verdi.
***
Elbette bu siyasetti ve MHP’yi, Hüseyin Sözlü’yü destekleyenlerin hoşuna gidiyordu.
***
Anlaşılamayan nokta ise meclis salonunun, siyaset arenası olmadığıydı…
***
Adana’nın geleceği için kararların alınması, projelerin hayata geçirilmesi gereken salon, her eleştiri sırasında, sözlü düelloların yaşandığı siyasi arenaya dönüştü.
***
Bundaki en büyük katkı ise Hüseyin Sözlü’nün…
***
Çünkü, dilinin ayarı yok…
***
Eleştiriler bazen CHP, bazen ise AK Partili meclis üyelerinden gelmiş olsa da, Sözlü için durum değişmedi…
***
Bir dönem basın mensuplarına bile dil uzattı…
***
Bazı aklıevveller de, bu saldırılar üzerinden mizah yaptı.
***
Ağlanacak halimize gülüyoruz ya, işte ben ona yanıyorum…
***
Adana elden gidiyor beyler… Millet sizi hizmet üretin, hizmetin önünü açın diye o sandalyelere oturttu.
***
Birbirinize sözlü saldırıda bulunup, egonuzu tatmin edin diye değil…