Tencerede Kaynayan Değil, Cebimizdeki Umutlar
Eskiden pazara çıkmak, haftalık bir ritüeldi. Fileler elde, pazarcıların sesleri kulakta, taze sebzelerin kokusu burnumuzda… Şimdi ise aynı pazarlar, vatandaşın cebini yakan birer yangın yerine dönüştü. Domatesin tanesiyle, salatalığın gramıyla hesap yapar olduk. Bir kilo meyve almak, artık lüks tüketim kategorisine girdi.
Etiketteki Rakamlar
Geçtiğimiz yıl 5 liraya aldığımız bir kilo soğan, bu yıl 20 lirayı buldu. Süt, peynir, yumurta… Her biri zam şampiyonu. Market raflarında fiyatlar her hafta değişiyor, etiketler yetişemiyor. Vatandaşın maaşı yerinde sayarken, temel gıda maddeleri yarışa girmiş gibi. Asgari ücretlinin, emeklinin, sabit gelirlinin sofrası her geçen gün biraz daha küçülüyor.
Pazarcının da Yüzü Gülmüyor
Sanmayın ki bu yangının kazananı pazarcı. Onlar da dertli. “Müşteri artık kilo değil, tane hesabı yapıyor” diyor bir pazarcı. “Eskiden 5 kilo alan şimdi yarım kilo alıyor. Biz de satamıyoruz, zarar ediyoruz.” Üretici, mazot ve gübre fiyatlarından şikâyetçi; nakliyeci yolda harcadığı yakıttan; tüketici ise aldığı üç domatesin hesabını yapmaktan bıkmış durumda.
Ekonomik dalgalanmalar, döviz kurları, enflasyon, üretim maliyetleri… Evet, hepsi birer sebep. Ama asıl mesele, bu sorunlara karşı geliştirilen çözümlerin yetersizliği. Tarım politikaları, üreticiye destek, tüketiciye erişilebilir fiyatlar… Bunlar sadece konuşuluyor, ama sahada karşılığı yok. Tarladan sofraya uzanan zincirin her halkasında bir sorun var.
Bu tablo karşısında iki yol var önümüzde: Ya birbirimize sırtımızı dönüp “her koyun kendi bacağından asılır” diyeceğiz, ya da el ele verip bu yangını birlikte söndüreceğiz. Kooperatifler, yerel üretici pazarları, topluluk destekli tarım gibi modellerle hem üreticiyi hem tüketiciyi koruyabiliriz. Ama önce bu yangını kabul etmek, sonra da birlikte çözüm aramak gerek.
Çarşı pazar el yakıyor, evet. Ama en çok da umutlarımızı yakıyor. Sofralarımızı küçültürken, hayallerimizi de daraltıyor. Bu yangını söndürmek için sadece fiyatları değil, sistemi de gözden geçirmek şart. Yoksa bir gün, pazara gitmek değil, pazarı hatırlamak lüks olacak.
Yorumlar
Kalan Karakter: