Çin 1950'de Kore'de ABD'yi yenmişti..
Bundan 75 yıl öncesinin yine bir Kasım ayıydı. BM kuvvetleri ile Çin Halk Gönüllü Ordusu arasında, Chosin Rezervuarı’nda ve dondurucu soğukta yapılan bir savaştı.
Bu savaşta az sayıda Çin ordusunun Amerika’nın başını çektiği BM kuvvetlerine karşı akıl almaz bir başarı sağladığını çoğumuz bilmez; zira bu zafer, tıpkı son 10 yıla kadar İngilizlerin en hafif tabirle “ricasıyla” bizdeki adeta gizlenmiş, üstü örtülmüş Kut zaferi gibi saklı ya da en azından aşikar olmayan bir zaferdi.
Bu savaşta Çin, üstün silah teknolojisine ve eğitimine sahip ABD kuvvetlerini açık çatışmada yenerek geri çekilmeye zorladı.
Bu zaferi getiren ise Avrupa’nın “canavarca” betimlediği bir doğunun “canavarca” hırsla yaptığı saldırı değil, zaferi getiren Çinli konutların akıllıca, “yenilikçi taktikler” ve özelikle Amerikan komutanlarının “aptallığı”ydı.
1950’nin son baharına yaklaşıldığında Amerikan kuvvetleri Kore Yarımadası'na asker çıkarmıştı. Bu sırada Kuzey Kore orduları ülkenin güneyini neredeyse tamamen işgal etmiş ve ilerlemeye devam ediyordu. Amerikan ordusu ani ve sürpriz saldırılarla bu ilerlemeyi durdurmayı başarmıştı. Tabi Kuzey Kore ordusunu durduran güç sadece Amerikan ordusundan ibaret değildi; İngiliz, Türk, Fransız ve diğer kuvvetleri de içermekteydi.Bunlardan Amerikan kuvvetleri sürpriz saldırı ile Seul'ü ele geçirmişti.
Kuzey Kore ordusuna yönelik yoğun saldırılar Güney Kore’nin de desteklemesiyle başarıyı getirdi ve Kuzey Kore Güney’den çekilmeye başladı. Tabi bu başarı, BM birliklerinin yalnızca Güney Kore'yi geri almasına değil, aynı zamanda Kuzey Kore'ye doğru ilerleyerek ülkeyi Komünist Çin sınırına yakın dar bir dağlık arazi şeridine sıkıştırmasına da olanak sağladı Günün sonunda dönemin Kuzey Kore lideri Kim Il-sung’un tüm Kore’yi tek çatı altında birleştirme hayali suya düştü.
BM ordusunun komutanı Douglas MacArthur’du. MacArthur savaşı Noel'e kadar bitirmeyi planlamıştı, ama Çin lideri Mao’yu hesaba katmamıştı.
Peki bu savaş Çin’i neden ilgilendirmişti? Tabi ki Çin BM kuvvetleri Kuzey Kore’yi geri püskürtmüş ve Çin sınırına kadar ilerlemişti. İşte Çin bu ilerleyişi kendi güvenliğine tehdit olarak görmüştü.
Bu nedenle Mao sınırnın ötesine 300.000 "halk gönüllüsü" gönderdi.
Çin bu sırada Amerikan istihbaratı CIA’yı savaşa girip girmeme konusunda yanıltmayı, CIA ajanlarını kararsız bırakmayı başardığı gibi olası bir savaşa dahil olmada asker sayısı konusunda da bu ajanlara yanıltıcı bilgiler vermişti.
Çin’in verdiği bu yanıltıcı bilgilerin sonucunda MacArthur, 200.000 kişilik Amerikan-Kore askerinin yalnızca 70.000 Çinli ve aynı sayıda olan Kuzey Koreliyle karşı karşıya olduğuna inanmıştı. General çok mutluydu zira her iki ülkenin ordusunu ezip geçmeyi ve kahraman olmayı düşlemeye başlamıştı. Tabi bu hayalin kendi kariyerini bitireceğini bilemezdi.
25 Kasım günü geldiğinde Çin bir taarruz başlatmış ve hava kuvvetleriyle de Amerikan hava kuvvetlerinin etkinliğini azaltmayı başarmıştı.
Ülkenin doğu kısmında Chongchon Nehri yakınlarında çok kanlı bir savaşla Amerikan kuvvetleri büyük zayiatlar vermişti. Amerikalı askeri tarihçi David Halberstam, "Böylesine büyük bir ordu, düşmanına karşı böylesine büyük bir sürprizi nadiren başarmıştır. Batı kıyısındaki Amerikalılar, düştükleri tuzağın neredeyse farkında bile değillerdi," diye yazmıştı anılarında.
Burada yapılan savaşta Çinliler, her şeyden önce, karşılarındaki "BM güçlerinin" eşit olmadığını fark etmişlerdi. Onlar göre 8 tümenin yarısı Güney Koreliydi ve beceri de dahil bir çok şeyden yoksunlardı.
O ünün gündüzünde Amerikalılar büyük başarı elde etmişleri aslında. Öyle ki Çiniler ortadan kaybolmuştu adeta. Ama gece olduğunda durum Amerikalılar aleyhine keskin bir şekilde değişti. O gece öyle bir zamanlama yaptılar ki saldırmak için, Amerikan birliklerin, çil yavrusu gibi dağıtmayı başardılar.
Görgü tanığı anısında şunları yazmıştı: Sonraki 500 metre boyunca, yanan çok sayıda araç ve ceset yığınları ile hendeklerden akın eden yaralılar yüzünden yol geçici olarak geçilemez hale geldi; hareket edebilecek her şeye tırmanmaya çalışıyorlardı... Ya cesetler yolumuza çıkacaktı ya da kelimenin tam anlamıyla yaralılar tarafından ezilecektik, kelimenin tam anlamıyla üzerimize atlayacaklardı...
Tarihler 27 Kasım’ı gösterdiğinde bu defa sıcaklığın -38 Dereceyi bulduğu, engebeli arazilerden ötürü yürümenin bile zorlaştığı Chosin Rezervuarı olarak bildiğimiz bir arazide öncekinden çok daha kanlı bir savaş gerçekleşecekti. Bu bölge ikmal açısından büyük öneme sahipti BM orduları açısından.
Amerikan ve BM kuvvetleri en son teknolojilere sahip silahlarla donatılmış 30 bin askerden oluşurken Çin Amerikan kuvvetlerinin sahip olduğu teknolojiden çok uzak olan 120 bin askerden oluşmaktaydı.
Yapay göl olarak bilinen i Chosin Rezervuarı çevresinde şiddetli yoğun çatışmalar neticesinde Amerikalılar 18000 kayıp vermiş ve tarihin en büyük tahliye operasyonunu alelacele gerçekleştirmiş ve Kore’nin güneyinden çekilmişti.
Amerikalı General MacArthur “Çamaşırcı” olarak küçümsediği Mao’nun askerlerini ciddiye almaya başlamasını sağlayan bedel 18000 Amerikan askeriydi.
Yorumlar
Kalan Karakter: