"İsabetli konuşmalardansa isabetli kurşunlar yeğdir."
-Otto von Bismarc-
Tarihler 1870'i gösteriyordu. Almanların bölgesinde olan ancak Almanya'nın bir parçası olmayan Prusya 'da "dik omuzlu sivri çeneli biri" Prusya meclisi tarafından konfederasyon 'un başkanı olarak seçildi. Otto Von Bismarc.
Almanya dediysem bir Alamanya devletini kast etmedim. Zira Fransa'nın doğusunda tam 47 Alman bölgesi vardı ve bunlar konfederasyon şeklinde yönetiliyorlardı. Bunlardan sadece biriydi Prusya.
Bismarc seçilir seçilmez kimsenin aklından geçirmediği bir şeyi aklından geçirdi ve bununla da yetinmeyip ilk konuşmasında buna vurgu yaptı. Belli ki çok daha önceleri bu düşüncesini şekillendirmişti. Tüm konfederasyonları Prusya etrafında birleştirmek istiyordu.
Büyük olmak sadece istemekle olmuyor tabi. Bir yandan yaradanın da " yürü ya Bismarc" demesi gerekiyordu. Öyle de oldu.
Kral hastaydı ve öldü. O cografyada "kayzer" denirdi krallar için. Yeni Kayzer Wilhelm oldu. Ve Bismarc 'ı Şansölye ilan etti. O artık başbakandı.
Kolları sıvayan Bismarc için amaca giden yol savaşmaksa gerekirse savaşılacaktı. Öyle heycanlı ve kararlıydı ki yaptığı bir konuşmasında "konuşma ve çoğunluk oylarıyla değil, kan ve demirle en güçlü olacağız " diyordu.
Bu konuşması ona " Demir şansöyle " ünvanlını kazandıracaktı. Zamanla Kayzerden daha fazla bir güce kavuştu. Öyle ki "aralarında bir anlaşmazlık olduğunda Bismarc istifa edeceği tehdidinde bulunur" ve o da -Kayzer-geri adam atardı.
Yine zamanla Bismarc " diktatör şansölye " olarak anıldı.
Çok arzuladığı savaş çanlarını çalmaya başladı. Zira savaşmadan barışın geleceğine inanmıyor ve bunu da her fırsatta dile getiriyordu.
İlk demir yumruğunu Avusturya ile birleşip Danimarka 'ya, ikincisini de işgal ettiği Danimarka topraklarında kalıcı olmasına itiraz eden Avusturya 'ya vurdu.
Her iki darbe oldukça etkili oldu ve Avusturya gibi güçlü yoğun Alman nüfusunun olduğu bir ülkeyi kurduğu Kuzey Alman Konfederasyonuna almadı ve böylece tüm konfederasyonları kendine biat ettirmeyi başardı .
Sıra Fransa 'ya geldi. Savaşı özlemiş ve bu özlemi yaptığı iki savaşla giderememiş gibiydi. Fransa 'dan Alsace Loren'i istiyordu açık açık.
Bismarc, Wilhelm 'i her nekadar " imparator " olarak kabul ettiremese de diğer üyelere,
" Reich" olarak, yani "tüm Alman kıralları içinde en önemlisi " kabul ettirmeyi başardı.
Artık Prusya krallığı ,kendini Kutsal Roma İmparatorluğu'nun varisi olarak görenler tarafından "II.Reich" olarak ilan etmişti. Çünkü Kutsal Roma için de 1.Reich ifadesi kullanılıyordu daha önce.
Bismarc 'ın savaş yanlısı söylemleri aralıksız sürüyordu. Bir keresinde " İsabetli konuşmalardansa isabetli kurşunlar yeğdir " demişti.
Prusya'nın bu korkutucu siyasetinden rahatsızlıklar da yok değildi bizzat Prusya halkında. En ilginç olanı da rahatsız olanların başında Bismarc 'ın en yakınının gelmesiydi. Wilhelm'in oğlu Friedrich.
Halk bu ürkütücü güçten duyduğu rahatsızlığı şöyle dile getiriyordu . " Bismarc bizi güçlü ve muktedir kıldı ama dostlarımızdan, dünyanın sempatisinden ve vicdanımızdan ayırdı."
Babası öldüğünde Friedrich tahta geçti ancak o da yüz gün sonra var olan hastalığı nedeniyle hayatını kaybetti.
Diğer oğlu, II.Wilhelm olarak tahta çıktığında Bismarc için kötü günler kendisine göz kırpıyordu .
Yeni Kayzer, kavgacı, zorba,kaba ve şiddete eğilimli bir kişilikti. Öyle ki Bismarc 'ı bile pasiflikle suçluyordu. Oysa Bismarc savaş yanlısı olabilirdi ama savaştan önce siyaseten tüm hamleleri tüketirdi.
Ama II.Wilhelm siyaseti boş bir uğraş olarak görüyordu. Bu toyluğu uyuyan canavarı uyandırmaya yetti. Büyük Britanya 'yı.
Bismarc'a 2 yıl katlanabilen Wilhelm onu istifaya zorladı. Kendini II.Ruech yapan adamı kenara iten Wilhelm, Riech olma yolunda yürümeye devam edecekti. Ancak bu çok mümkün olmayacaktı.
Bismarc istafa etti ve küçük bir kasabaya yerleşti. Sekiz yıl daha yaşadı ve II.Riech'ın çöküşünü göremeden öldü. Bu çöküş öyle bir çöküş olacaktı ki Avrupa 'yı sarsacaktı.
Alman imparatorluğunun ilk şansölyesi öldüğünde geride anılarında yazan " Dünyanın aklının yüzde doksan sekizi II. Abdülhamid’de, yüzde biri bende geri kalan yüzde biri ise diğer insanlardadır" sözü kaldı.
"İnsanları kandırmak istiyorsanız hakikatleri söyleyin" diyen bu büyük siyasetçinin kaybı zaman geçtikçe Alman halkı için nasıl büyük bir kayıp olduğu anlaşılacaktı.
Yorumlar
Kalan Karakter: