Trump’ın pişmanlığa ve kaçtıkları Afganistan’daki Bagram Hava Üssü’nün kıymeti..
11 Eylül 2001’de Amerika’da İkiz Kulelerin sözüm ona El Kaide tarafından vurulmasını ve El Kaide lideri Usame Bin Ladin’in Afganistan’da saklandığını öne sürerek bu bahaneyle Afganistan’a giren Amerika; 50.000’e yakın Afganistan ve Pakistanlı sivilin, 70.000 dolayında Afgan asker ve polisin, 51.000 Taliban mensubunun ve 2.461 ABD askeri olmak üzere toplam 175.000 kadar insanın hayatını yok ettikten sonra (Dolaylı ölümlerin sayısının ise 360 bin olduğu tahmin edilmektedir) eline hiçbir şey ama hiçbir şey geçirmeden 2021’de pılını pırtını toplayı kaçarcasına Afganistan’dan çekilmişti.
Amerika sözüm ona Afgaistan’a demokrasi ve insan haklarını getirecekti ama Irak’ta olduğu gibi ölümden başka hiçbir şey getirmediği gibi sözde demokrasi getirmek için harcadığı 83 milyar doları askerî harcama olmak üzere günde 300 milyon dolardan toplam 2 trilyon dolar para çöp olup gitti. Bu da tabi Amerika’nın Vietnam’dan sonra aldığı en ağır yenilgi olarak tarihi kayıtlara geçecektir; şimdilik geçmiyor zira bu şekilde geçmesini istemektedirler. Tıpkı Kut’ül Amare’nin uzun İngilizlerin isteği doğrultusunda uzun yıllar ders kitaplarımızda yer almaması gibi.
Peki gelinen noktada Amerika Afganistan için ne düşünüyor?
Tabi ki kısmi çekilme değil de tamamen çekilmelerinin bir hata olduğunu kabul etmleri Başkan Trump’ın Bagram Hava Üssü'nü geri istemesinden açıkça anlaşılıyor.
Mahalle oyunlarında mızıkçılık yapan çocuklar gibi Başkan Trump’ın ardına bakmadan kaçıp evine ulaştıktan sonra da geriye dönüp parmak sallaması sadece ininde havlayan köpekleri anımsatmasa da mızıkçılık yapan ve herkesle kavga eden cimri mahalle çocuklarını anımsattığı kesin.
Halbu ki Trump’ın, kendi deyimiyle “America’s endless wars” yani “Amerika’nın bitmez savaşlarına” son vermek istediği ilk başkanlık döneminde seçim vaatlerinden en önemlisiydi.
Hatta bunun için Taliban’la bile masaya oturmuştu. Hepimizi o çekilme görüntülerini çok iyi hatırlıyoruz. O görüntülerde Amerika için çalışan Afganların uçak kanatlarına nasıl asıldığını da..
O dönemde Amerika’nın Afganistan’dan çekilmesini Jeostratejik açıdan önemini vurgularken bölgedeki güç dengesini yerinden oynatacak bir gelişme olarak yorumlamıştım. Ve gelinen noktada o “güç dengesinin” aleyhinde geliştiğini fark eden Trump yönetiminin tekrar Afganistan’a girmek için bahaneler aradığı aşikâr.
Peki bu güç denge oyununda Amerika’nın aleyhine bu stratejik gelişmeyi sağlayan rakip kim?
Sizin de bildiğiniz gibi tabi ki Çin..
Bölgedeki boşluğu fark eden Çin, ilk günden itibaren uluslararası meşruiyet ve desteğe susamış olan Taliban’ın arkasında olduğunu açıklamış ve Batı’nın bıraktığı boşluğa hızla yerleşmiştir. Ayrılıp giden koalisyon güçlerinin tersine büyükelçiliğini açık tutmaya devam etmiş, bu küçük ve yoksul ülkeye ilk 31 milyarlık taksidi derhal ödenmek üzere 62 milyar dolarlık bir yardım paketi söz vermiş ve Afganistan’ı ekonomik nüfuz ve yayılma politikasının bir parçası olan Kuşak ve Yol projesinin yatırımlarına dahil ettiğini açıklamıştır.
Çin’in hedefi sadece Afganistan’ı yanına çekmek değil tabi ki; Pakistan-Afganistan’ı da yanına alıp Amerikan yanlısı Hindistan’ı zor duruma sokmak da hedefleri arasındaydı ve bunu başardı. Nitekim Hindistan son Şanghay İşbirliği Örgütü toplantısında Hindistan’ın Çin ve Rusya ile poz vermesi bu başarının göstergesiydi.
Trump ise bu günlerde Afganistan’dan çekilmesinin “bir hata” olduğunu söylemekten kendini alı koyamadı. Bunun sebebi olarak da Çin’i gösterdi tabi ki. Belki de kısa sürede Çin’in bu uluslararası arenada bu kadar etkili olabileceğini tahmin etmemişti. Özellikle Bagram Hava Üssü’nü kaybetmesinin sıkıntısını yaşadığını ara cümlelerinde sık sık tekrarlıyordu.Çünkü bu üssü Çin’in ele geçirme ihtimali onun uykularını kaçırıyordu. Bu sıkıntısını da bir röportajında üstü kapalı dile getirmişti.
İngiltere ziyaretinde Londra’da “"Üssü istememizin nedenlerinden biri, bildiğiniz gibi, Çin'in nükleer silahlarını ürettiği yere bir saat uzaklıkta olması.." gibi cümlelerle yakında Afganistan’a tekrar bir operasyon yapılabileceği sinyalini veriyordu Trump.
Çin’nin 200'lü rakamlara ulaşan nükleer savaş başlığı sayısını 2030 yılına kadar 1.000'in üzerine çıkaracak olması ve bir kısmını Bagram Hava Üssü’ne taşıma planı Trump’ın uykusunu kaçırmış durumda. Bu çalışmaların büyük bir kısmını şimdilik Sincan Eyaleti’nde sürdürmektedir. (Zaten Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde fevri davranmasının sebebi de aslında bu çalışmalarla bağlantılıdır)
Her ne kadar Taliban'ın sözcüsü Zabihullah ABD'nin Afganistan'ın "toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı tehdit veya güç kullanımından kaçınacağını içeren 2020 Doha Anlaşması’na uymaya davet ettiyse de Trump bu; kişisel nezaketi olsa da devletler arası ilişkilerde eşkıyalık da zorbalık da ve anlaşmaları hiçe saymakta üstüne yoktur.
Çin’in bu zorbalıklara pabuç bırakmayacağını düşünüyorum. Zaten Çin Devlet Başkanı bir resepsiyonda "Geçici üstünlük güçle belirlenir, yüzyıllar boyu sürecek zafer ise gerçeğe bağlıdır. Adalet, ışık ve ilerleme, kötülüğü ve karanlığı yenecek. Tek bir gezegende yaşayan insanlık, barış içinde bir arada var olmalı ve güçlünün zayıfı yendiği orman kanunlarına asla geri dönmemeli.” Şeklinde yaptığı bir konuşmayla ABD’ye mesajını vermişti..
Yorumlar
Kalan Karakter: