Karabağ savaşı başladığında Rus tarafı “Türkiye, açıkça Azerbaycan'ı destekliyor, bunu biliyoruz ancak bu bizim Ermenistan'ı Azerbaycan karşısında desteklediğimiz anlamına gelmiyor, durum böyle değil. Biz adil bir çözüm, ateşkes, çatışmaların son bulması ve her iki ülkenin bu gerginliği durdurmasını destekliyoruz” diyerek savaşta Ermenistan’ın yardım çağrısına cevap vermemiş ve tarafsız bir tutum izlemişti. Tabi bu durumda Azerbaycan Türk silahlarıyla Karabağ’ı almayı başardı.
Halbuki bundan 5-6 yıl önce Ermenistan Başbakanı Serj Sarkisyan Rusya ile olan ilişkileri için “Ermeni-Rus stratejik ilişkileri, siyasi diyaloğumuzu güçlendiren yüksek düzeyde bir karşılıklı güvene dayanıyor.” Demişti.
Bu güven nedeniyle olacak ki Ermenistan ekonomisini büyük ölçüde Rusya’ya dayandırdı. Ermeni internet sitesi EVN Report, bir makalede Ermenistan’ın birçok stratejik alanda Rusya’ya ne kadar bağımlı olduğu tüm çıplaklığıyla belirtilmişti. Mesela Ermenistan’a doğalgaz ithalatının yaklaşık yüzde 89’u ve ham petrol ithalatının da yüzde 74’ü Rusya’dan geliyor.
Rusya’ya bağlı Rosatom ve Gazprom şirketleri Ermenistan’ın enerji ihtiyacının yüzde 80’nini karşılıyor, hatta kontrol ediyor. Ermenistan’ın buğday ithalatının yaklaşık yüzde 94’ünün kaynağı da yine Rusya.
Ermenistanın Rusyaya güvenlik konusundaki bağımlılığı enerji ve ekonomiden çok daha fazla. 7 Ekim 2002 tarihinde Belarus, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya ve Tacikistan devlet başkanları Taşkent'te Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nü(KGAÖ) kurmuşlardı. Bu anlaşmanın bir maddesine göre örgütün bir üyesine yapılan saldırı, tüm üyelere yapılmış sayılıyordu. Ve Rusya’nın Ermenistan’da yaklaşık 10 bin askeri bulunuyordu.
Tabi Rusya özellikle Karabağ savaşından sonra askerlerinin büyük bölümünü Ermenistan sınırlılarından çekti.
Rusya’nın Kafkas Cumhuriyetleri ile olan ilişkileri özellikle SSCB’de gerçekleşen “renkli devrimler” sonrasında gerginleşmişti. Ama yine de Ermenistan’la olan ilişkileri 2020 sonbaharına kadar strateji ortaklık düzleminde devam etti.
Ama 2020’ye gelindiğinde İkinci Karabağ savaşı’nde Azerbaycan’a karşı Ermenistan’ı desteklememesi iki ülke ilişkilerini kopma noktasına getirdi. Ermenistan KGAÖ’de alınan karar gereği yardım talep etse de Putin “Karabağ’ın Azerbaycan’ın bir parçası olarak tanındığını, bu yüzden de anlaşmanın yürürlüğe girmediğini “KGAÖ, kolektif güvenliğe ilişkin bir anlaşmadır ve üye ülkelerden herhangi birine yönelik saldırı halinde karşılıklı askeri desteğe izin verir. Kimse Ermenistan Cumhuriyeti topraklarına saldırmadı.” Şeklinde açıklamayla KGAÖ’deki kararın şartlarının oluşmadığını öne sürerek yardımı reddetti.
Tabi Rusya tamamen ilgisiz kalmadı, bölgeye barışı koruma gücü gönderdi. Bu göstermelik de olsa Ermenistan açısından güvenlik konusunda bir güvenceydi. Yine de Ermenistan’ın beklentilerini karşılayacak sayıda asker yoktu. Hatta Azerbaycan tarafından kapatılan ve sivillerin ulaşımı iin önemli olan ve de Dağlık Karabağ bölgesini Ermenistan’a bağlayan Laçın Koridoru’nu kapattığında Rusya hiç oralı bile olmadı.
Ermenistan için tarihin en kötü dönemleriydi bu dönemler. Bu durumu yorumlayan Ermeni yazarlar “Moğol-Tatar boyunduruğu bile Başbakan Paşinyan'ın başardığını başaramadı. Paşinyan, Karabağ'ı Ermeni varlığından tamamen temizlemeyi başardı. Bu, tüm Ermeni halkı için büyük bir trajedi. şeklinde Paşinyan’ı topa tutmuşlardı.
Putin KGAÖ kararlarına rağmen Ermenistan’a destek çıkmamakla kendisi açısından çok iyi bir şey yaptığın sanmıyorum. Zira Ermenistan’a karşılık Azerbaycan’la iyi geçinmeye devam etmeyi daha uygun bir politika olarak düşünse de Putin, Azerbaycan ilişkilerinde istediğini bulamadı, bulamıyor. Belki bu açıdan Ermenistan’a yönelik politikasının yanlış olduğunu düşünüyor olabilir.
Ama Kafkaslar için ilişkileri düzeltmek çok zor gibi görünüyor. Zira Putin’in, Azerbaycan’a karşı yardım etmeyi reddettiği Ermenistan, “düşmanı” Azerbaycan’la Amerika’nın kucağına düşmüş durumda. Bu “kucak” Oval Ofis’in ta kendisi. Bu kucakta iki düşman ülke ilişkilerini düzeltirken Putin’e karşı nasıl bir strateji izleyecekleri tartışacaklalardır elbette.
Rusya için Dağlık Karabağ, Güney Kafkasya'da aktif ve önemli bir varlık göstermesini sağlayan bir bölgeydi aslında.Ama bu bölgenin Ermenistan ve Rusya açısından işlevselliğinin yok olmasıyla, Rusya’nın Kafkasya’daki oluşturduğu düzen ve sistem çöktü. Ve artık Ermenistan bütün faaliyetlerini Amerika ve Türkiye üzerinden yürütecek, ülkesinde Türk ve Amerikan şirketleri bir çok önemli işlere imza atacak.
Putin’in bizim açımızdan isabetli ama kendi açısından isabetiz Karabağ kararı aslında uzun vadede etrafının NATO ile sarılacağı anlamına gelebilir. Zaten güneyinde Türkiye gibi bir NATO ülkesi var. Şimdi Oval Ofis’teki görüşmelerde Ermenistan’da da NATO üslerinin kurulması kararlaştırılışa, Dünya Putin’in öngörüsüzlüğü ve Amerika’nın pervasızlığıyla kan gölüne dönecektir.
Rusya-Azerbaycan ilişkilerinin de kısa sürede düzeleceğini zannetmiyorum. Ülkesindeki Azerlere yönelik operasyonlara karşı yanlış veya eksik tavır takınan Putin bu ilişkileri daha da karmaşık hale getirdi. Zaten Azerbaycan’da genel olarak bir Rus antipatisi vardı. Hatta okullarında bile Rusya için işgalci propagandası yapılmaktadır.
Hülasa stratejist Aleksandr Dugin’in tavsiyeleriyle hareket eden Putin için işler hiç iyi gitmiyor.Aslında Dugin iyi bir danışman ve iyi bir strajisttir. Temmuz öncesinde “Türkiye’de Amerika ajanları ve MOSSAD cirit atıyor” demiş ve haklı çıkmıştı
Yorumlar
Kalan Karakter: