'Korkmayın! Öldürdüğünüz insanlar kökünden sökülmesi gereken dikenler gibiydi.”
Siyonist Yahudilerin neden bu kadar acımasız olduklarını az çok sağdan soldan duyma bilgilerle biliyoruz. Ama bu nefretin “mutfağına” indiğimizde orda hazırlanan ve olgunlaştırılan nefret tohumlarından bir örnek bile sizi şaşırtmaya yeter.
Haham Tzvi Yehuda Kook;Siyonst Yahudilerinin gözdesi. İsrail'in ilk Hahambaşı'nın tek oğlu. Babası (1914’lerde) Amerika’daki Ortodoks Yahudilerin kurduğu örgüt olan Agudath İsrail ‘in önde gelen isimlerinden. Şimdi kendisi de babasının aşırılığından nasiplenmiş şekilde İsrail’de ekran ekran, radyolarda mikrofon mikrofon dolaşıp tüm nefretini ve gaddarlığını kendi halkına aşılamaya çalışıyor.
Kook İsrail’de, kendi devletlerinin terör faaliyetlerini eleştirenlere çok sert çıkıyor ve dediğim gibi mutfakta olgunlaştırdığı “nefret” tohumlarını onları üzerine serpiyor;olur da birinde yeşerir diye..
Onlarca radyo kanalına konuk olan Kook bunlardan birinde şunları söyleyerek yaptıkları aşağılıklardan neden utanç duymadıklarını anlamamıza da yardımcı oluyor:
“Yeniden doğuş yolunda verdiğimiz savaşlardan, bizi yok etmek için bize karşı ayaklananlara karşı yüreklerimizde uyandırdığımız nefretten hiçbir şekilde utanç duymamalıyız. Sadece hayatta kalmak için savaşıyor olsak bile..bu da herhangi bir utanca neden olmamalıdır.”
Kook gibi tüm Siyonist dini liderler çocuklarına, ana rahmine düştükleri andan itibaren bu ve daha radikal söylemleri benimsetiyorlar.
Tabi söylemlerinin tamamının “öldürmek,yok etmek” üzerine kurmaları ters tepebileceğinden kendi lanetliklerini Kook gibi “İsrail tüm insanlığa bereket getirir.“ diyerek bereketli toplum haline dönüştürmeyi de ihmal etmezler.
Gazze’deki çucukların ölümlerinden en ufak bir üzüntü duymayacak kadar insani duygulardan arınmış bu lanetli Siyonistlerin bu canilikleri, Kook gibi dini liderlerin hayvani dürtülerinden ilham almıştır.
Konuşmasında bağıra bağıra “'Korkmayın! Öldürdüğünüz insanlar kökünden sökülmesi gereken dikenler gibiydi.” Diye halkına telkinler veren bir Siyonist dini lidere bağlı halklardan merhamet beklenemez elbette.
Kendisinden sonra yayına çıkan başka bir lanetli Siyonist ondan daha vahşi daha insanlık dışı telinlerde bulunmaktan gurur duyuyor olmalı ki alaylı tebessümüyle “..onlar (Müslümanlar)üretkenliğini ve büyümesini artırmak için meyve bahçesinden temizlenmesi gereken dikenlerden başka bir şey değildir.” Lağım kokan söylemlerde bulunuyor.
Kook’un konuk olduğu programda kendisine “Yom Kippur Savaşı’ndan sonra bu bölgenin bize ait olduğunu alimlerimiz Müslümanlara anlatmış ve bir kısım Müslümanları ikna etmişti” diye araya girdiğinde “ lanetli” Kook konuşmacının sözünü kesip ““Burada meseleyi Yahudi olmayanlara açıklamak ve onları davamızın doğruluğu konusunda ikna etmek söz konusu değil. Onları tanklarla ikna etmeliyiz! Allah bizi, bizi katletmeye gelen katilleri olumlu şekilde yargılamamız gerektiğini söyleyen düşüncelerden korusun! İsrail'in Koruyucusu bizi bu tür zarar verici fikirlerin yayılmasından korusun ve kurtarsın!” diyerek nefret dilinin dozunu biraz daha arttırıyor.
“İsrail’i durduracak hiçbir güç yok ”diyen İsrail Genel Kurmay Başkanı da tıpkı bir Haham gibi kendisine uzatılan her mikrofona Gazellilere karşı duyduğu nefreti açıkça dile getirmekten çekinmiyor. Hoş; Guterres’in açıklamalarına tepki olarak İsrail Dışişleri Bakanının “BM yetkililerine vize yok, onlara ders verme zamanı geldi” demesine ve dünyaya rest çekmesine bakacak olursak, onları -dünyanın en vahşi yaratıklarını- gerçekten de şuan için durdurabilecek bir güç yok.
Bir yandan dünyaya “efelik” taslayan İsrail diğer yandan Avrupa merkezlerinde “mağdura” oynama stratejisi güdüyor. Mesela İskoçya’da bilinen, tanınan bir öğretim görevlisi tüm cahilliğiyle şunları söyleyebiliyor: “Hamas iki haftadır Tel Aviv'i bombalıyor ve insan hakları savunucuları "Özgür Filistin" sloganları atıyor.” Cahilliği mi dersiniz yoksa insanların gözünün içine baka baka yalan söyleme başarısı mı dersiniz bilemiyorum ama Hamas’ın İsrail’in başkenti Tel Aviv’i bombaladığını söylediği açık.
İsrail’deki nefret tohumları saçan başka bir dini lider de Hahamlar Barış Kongresi'nin başkanı, Joseph S. Gerlitzky’dir. Kendi halkının maneviyatını yükseltmek için her yerde avazı çıktığı kadar “İsrail, tüm İsrail topraklarının kontrolünü geri almalı ve bir daha asla geri çekilmemelidir.” Diye bağırıyor.
Zaman zaman bizim için klişeleşmiş bir söylemi hiç de klişe olmayacak şekilde önemle vuguluyor;Vaad edilen topraklar için şunları söylüyor: “Neredeyse 500 yıl önce Shulchan Aruch (Orach Chaim 329), İsrail topraklarının bazı kısımlarını düşmanlarımıza teslim etmenin, bunun İsrail halkı için oluşturacağı ölümcül tehlike nedeniyle yasak olduğunu belirtmişti. Toprakları fethetmek kolay olacak. İsrail toprakları Yahudi halkınındır çünkü Yüce Tanrı onu bize vermiştir. Ancak Kutsal Toprakların her santimetrekaresini kontrol altında tutmamızın asıl nedeni bu değil.
Bunun temel nedeni, yalnızca İsrail topraklarını tüm sınırları dahilinde agresif bir şekilde koruyarak ülkenin güvenliğini, çatışmaların ve kan dökülmesinin durdurulmasını sağlayabileceğimizdir. Her uzlaşma, her geri çekilme, her teslim olma işareti tek bir şeye yol açar: Düşmanlarımızı çabalarını, vahşetlerini ve korkunç cinayet eylemlerini artırmaya teşvik etmek. Herhangi bir uzlaşma işareti, tüm İsrail vatandaşlarının yaşamları için acil bir tehlike oluşturur.”
Siyonist Yahudilerin tamamında var olan duygu ve düşünceler bunlar;biz istediğimiz kadar “vaad edlmiş topraklar” konusunu klişeleştirerek önemsizleştirelim, gerçek olan; bu lanetli Siyonistlerin kalplerine yerleştirdikleri arzuları, nefretleri ve hedefleri..