Artık yeni dönem politik bir kavramımız var dünya illetleri olarak: Trumpizm..
Bu politik kavramın içinde ne arasanız var; ırkçılık, bağnazlık, kadınları aşağılama, faşizm, kaos, belirsizlik, duyarsızlık, duygusuzluk, popülizm vs. Literatürde aradığınız olumsuz ne kavram varsa hepsi bu “izm”in içinde..
Hoş, bu “izm”i de ilk kullanan ya da ilk uyduranlar ruh hastası birkaç senatör..
Tabi bu ruh hastası kavramın arkasında dünyanın en büyük sermayesi de olunca, dünya, iki eliyle kafasını tutan maymun misali kara kara geleceğiniz düşünmek zorunda kalıyor..
Bazıları gerçekçi bazıları çılgın bazıları da paranoyak olarak tanımlar Trump siyasetini.. Ama gerçek olan ve herkesçe kabul edilen bir gerçek var ki o da Trump siyasetinin kaoslardan beslendiği..
Hem yönettiği devletin zenginliği ve gücü, hem kendi zenginliği ve hem de destekçilerinin dünyanın en zenginleri olması kendisini “Tanrı’nın yer yüzündeki temsilcisi” olarak görmesin neden oluyor olabilir ama tabi tarihte nice “Tanrı temsilcileri” ve hatta kendini “Tanrı’nın bizzat kendisi” olarak tanımlayan ya da konumlandıran şahsiyetlerin sonlarının çok da istedikleri gibi olmadığına okuyarak şahit oluyoruz. Sadece zamana ihtiyacımız var buna bizzat şahit olmak için.. kısa vadede olacak şey değil ama neticede öyle ya da böyle olacak olan şey..
Trump’ın iş adamı kimliğini başkanlığına adeta içselleştirdiği bir yönetim anlayışı uluslararası sorunları da bu içsel dürtüyle yaklaşmasına sebep olabiliyor. Ama tabi çıkarlarına uygun olmayan kararlara direnen toplumlar olduğu sürece, Trump bu iç içe geçmiş ya da içselleştirilmiş kimliğinde (iş adamı ve Devlet Başkanı kimliklerinin iç içe geçmesinden bahsediyorum) bir ayrıma gitmek zorunda kalabilir.
Tabi bu ayrımı ilk 4 yıllık bir süreçte yapabilir mi ya da bu süre bazı gerçekleri anlamasına yeterli gelir mi bilemem.
Şuan için evet; “ABD hapşırınca uluslararası sistem grip oluyor” Ama bu bulaşıcılık ila nihayet sürecek değil. Her gücün bir sonu var..Bu, tarihte hep böyle olmuştur.. Yaklaşık 1100 yıl yaşayan Bizans için de yaklaşık 630 yıl yaşayan Osmanlı İmparatorluğu için de böyle olmuştur..
Bizim için önemli olan konu Amerikalıların popülist söylemli Trump’dan memnuniyeti ya da memnuniyetsizliği değil; neticede neyi nasıl istiyorsanız öyle yönetilirsiniz…Bizim için önemli olan Trump’ın stratejik menfaatlerimize dokunup dokunmayacağıdır.
Bu noktada iç siyasetteki popülist söylemlerin dış siyasette yeri olmadığını çok yakın olmasa da elbette bir gün anlayacaktır. Ama şimdilik yönettiği devleti kendi kişiliğinde bütünleştirip onu bir aktör değil de bir olgu olarak görmesi gelecek günlerin dış siyasetinin hiç de durgun ya da barışçıl bir havada geçeceğini göstermiyor.
Trump’ın kendi sınırlarında bir Amerikalı olarak Amerikan çıkarlarını koruyan “güç ve çıkar” odaklı politikaları pragmatist olarak görülebilir ama tabi on yıllarca dünyanın jandarmasına soyunmuş bir devlet varsa karşımızda bu pragmatist politikalar Amerika dışı devletler için antipatik politikalara dönüşmüş durumda.
Trump’ın iç politikadaki “dikkat dağıtma” stratejisi dış politikada sürdürmesi onun, hedefleri açısından nasıl sonuçlar doğurur bilemem ama şu bir gerçek ki, Trump için ne kadar çok kaos olursa, aynı anda ne kadar fazla ve farklı karar alır veya kaos yaratacak sözler söylerse dikkatler o kadar odaklanamaz ya da odaklanacak noktalar o kadar az olur..Yani Trump için aslolan eş zamanlı birden çok etken ve kaos..
Trump’ın izlediği siyaset Ortadoğu’dan Avrupa’ya bir çok ülkede dehşetle izleniyor. Çünkü adam tüm değerleri ve teamülleri elinin tersiyle itip tamamen maddi çıkarlar üzerinden siyaset yürütüyor ve bu noktada gücünü rakip ülkelere hatırlatmaktan bir an olsun geri durmuyor.
Ona göre Amerika dışında herhangi bir ülke kendini güvende hissetmek istiyorsa Amerika’ya “haraç” ödemelidir. Yani ülkelerin milli güvenliği. Yani Trump’a göre bir ülkenin ulusal güvenliği Amerika ve şirketlerinin ticari avantajlar elde etmesine bağlı. Amerika’nın maddi çıkar elde etmediği hiçbir olay, savaş ya da ölümlerin insani boyutları çok da önemli değil.
Bu maddeci ve çıkarcı anlayış iç siyasete de geçerlidir. İç siyasette de menfaat gerektiren dostuluklar parayla da sağlanabilir ve sağlanıyor da; yeter ki “Trumpizm”e bir getirisi olsun…Şirketlerin dahi varlıklarını sürdürebilmek ya da varlıklarına varlık ekleyebilmeleri Amerika’da “bağış” adı altında siyasetçi satın almakla mümkün olabiliyor.