Bu aralar Trump’ın Gazze için patronuyla el ele vererek hazırladığı planı gündemden düşmüyor.
Sözüm ona Gazze’ye barış getirecek olan planın doğruluğunu veya yanlışlığını değerlendirmeyeceğim elbette bu yazımda;asıl değerlendirmek istediğim ve değerlendirmemiz gereken bu veya sonrasında bu ikili ilgili hazırlanacak olan her planı uzun vadedeki hedefi..
Trump’ın ortaya attığı planda 4 Şubat’ta ortaya attığı ve her insan olanı şoka uğrattığı Riviera planı’nın yer almaması onun bu Riviera hayalinden vaz geçtiği anlamına gelmiyor, bir defa bunu açıkça söylemekte fayda var;Dünya siyasetine “emlakçı gözüyle” bakan bir adamdan bu planı terk etmiş olmasını ummak fazla iyimserlik olur.
Tabi ki gerek Netanyahu,gerek se Trump’ta plan bitmez. Ve bitmeyen bu planlar her zaman kendi çıkarlarına hizmet eder. Amerika sadece Trump döneminde değil tarihi boyunca öne sürdüğü ve monoton bir bakışla insani diyebileceğimiz maddeleri içine alan anlaşmaları ve önerileri dahi tamamen kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmişlerdir. Yani bizdeki gibi “kazan kazan” anlayışına asla sahip olmamışlardır; olmak da istemezler zaten.
Mesela; 1.Dünya Savaşı’na girerken başkan Wilson’un ortaya attığı önerilerin veya şartların ne kadar insani olduğunu (mesela şartlarından biri “sömürgecilik yapılmaycak”tı) düşünürsünüz ilk bakışta. Ama aslında gerek sömürgeciliğe, gerekse savaş sonrası toprak işgaline karşı savaşa girmek için anlaşmaya aktardığı her bir madde esasen Amerikan çıkarlarına hizmet etmekteydi. Bunun detayına bir ara bir yazımda yer vermek isterim ama konumuz Trump’ın planının Amerikan milyarderlerinin planlarınla örtüştüğü yer olan Gazze..
Hatırladığınız üzere Trump'ın 4 Şubat'ta Netanyahu ile düzenlediği basın toplantısında açıkladığı plan Gazze'nin bir Orta Doğu Rivierası'na dönüştürülmesini içermekteydi. Bunun için animasyon filmleri bile çekilmiş ve tanıtım için yoğun çaba sarfedilmişti.Trump’ın böyle bir çabayı ve hayali sonuçsuz bırakacağını düşünmek fazla iyi niyetli bir yaklaşım olur. Trump gibi uluslararası ilişkileri çok katlı binalardan ibaret sayan bu gözle gören biri için bundan vaz geçmek çok olası değil.
“Olası ir durum” varsa o da belki her konuda ayağına takoz olan Netanyahu veya İsrail’i bu Riviera dünyasının dışında tutmak;evet Netanyahu böyle devam ederse İsrail topyekûn bu sözüm ona rüyalar aleminden atılabilir.
Çünkü Trump be İsrail’in ne de başka bir dinin teolojik hedefleriyle çok ilgilenen bir yapıda değil. Onun ilgilendiği tek şey para;nerden ve nasıl geldiği hiç önemli değil. Tıpkı Çar Petro’nun insan kemikleri üzerine inşa ettiği St. Petersburg şehri gibi bir şehir hayali onun için temel hedef.
Tabi Riviera planını devreye girmesi öncelikle sakin bir ortamın oluşmasıyla mümkün. Böylece insanları, ölümü gösterip sıtmaya razı edebilir ve bunu minimum tepkilerle sonuçlandırabilirsiniz. İşte güncel planın da hedeflerinden en önemlisi bu.
Bunun için elbette yüklü meblağlar gerekecektir. Bu meblağları karşılayacak olan milyarderler de zaten hazırda beklemektedirler. Hem de sabırsızlıkla; zira Gazze o milyarderlerin vergi kaçırma ve kara para aklama merkezi olacaktır.
Bunların en başında tabi ki daha bu günlerde yılda 50-60 milyar dolar ciro yapan oyun şirketi EA’yı satın almak için girişimde bulunan Suudi Arabistan milyarderleri geliyor.
Zaten Trump da daha önce böyle bir projenin finansmanını sağlayacak olanlardan birinin Suudi Arabistan olacağını söylemişti.
Tabi ondan önce küresel milyarderlerden biri var: Riviera’yı finanse edeceğini açıklayan Donald Trump'a yakın milyarderlerden Larry Ellison.
Planın ilk açıklanmasında gördüğü tepkiden hayalinin gerçekleşmeme ihtimaline karşı Trump’ı ortalığı sakinleştirecek ve sinsi planlarına zaman kazandıracak bir plan sunan da bu adam. Bu tamamen benim yorumlamam. Çünkü ben başkaları gibi Trrump’ın uluslararası sorunları kendi kapasitesiyle çözebilecek bir beceriye kabiliyete sahip olduğunu düşünmüyorum.
Bu Larry Ellison dnen milyarder küresel çapta bir milyarder aslında. Suudi Arabistan’daki gibi yerel milyarderler gibi değil. Yani etkisi veya parasının gücü onlardaki gibi dar bir alanla sınırlı değil daha global ölçekte bir etkiye sahip.Kenidisi aynı zamanda Gazze’de kurulacak geçici hükümetin başına getirilmek istenen Tony Blair'in en büyük bağışçısıdır.
Tony ile beraber Gazze’yi sözde girişimci şehir” haline getirmek isteyen bu milyarderler işte bu şehirde vergiden muaf, her türlü ekonomik ayrıcalığa sahip ekonomik özerklik ilan edecekler ve bu özerklikle güçlerine güç katıp Trump gibi siyasileri daha çok besleyeceklerdir. İşte tüm mesele bu..
Bunun daha önce gerçekleşmiş bir provası da var.
Honduras Cumhuriyeti’ni duyduuz mu? Orta Amerika’da.6 Milyonluk nüfusa sahip.
Alman kökenli Amerikalı milyarder Peter Thiel ve yapa zeka araştırma şirketi olan OpenAl’ın CEO'su Sam Altman buraya bağlı Prospera şehrini satın almışlar ve bu satın almadan önce burayı sözüm ona finans merkezi haline getirmeye söz vermişler ve satı aldıktan sonra da Honduras hükümetlerinin başına da bele olmuşlardır,zira Honduras’ı adeta bağımsızlığını yitirmiş bir kuklaya dönüştürmüşlerdi.
Yorumlar
Kalan Karakter: