Bugün sabah yaşadığım bir olay, içimdeki öfkeyi yeniden alevlendirdi. Bir ambulans, sirenleriyle bağırarak ilerlemeye çalışıyor. Acil bir durum var belli ki. Belki içinde bir bebek var, belki yaşlı bir hasta, belki de bir kaza kurbanı. Ama ne yazık ki, bu hayati ses kimsenin umurunda değil. Yol vermek bir refleks değil artık; sanki bir lütufmuş gibi davranılıyor.
Yemin ederim, yarım saat boyunca içimden küfür ettim. Çünkü bu kadar vurdumduymazlık, bu kadar rahatlık akıl alır gibi değil. Elli kere yazdım, söyledim, haykırdım: Siren sesi duyduğunuzda sağa çekilin, yol verin, hızla ilerleyin. Bu kadar basit bir hareket, bir hayat kurtarabilir. Ama empati yoksunluğu, bizi bu noktaya getirdi. İçinde sizin sevdiğiniz biri olsaydı, ne yapardınız?
Trafik yoğunluğu başladı, korna sesleri beynimizi kemiriyor. Herkes bir yerlere yetişme telaşında ama kimse birbirine tahammül etmiyor. Kırmızı ışıkta korna çalmak nedir? Öndeki araç sürücüsü inse, arkadaki kişiye bağırsa, haksız mı olacak? Elbette şiddeti tasvip etmiyorum, karşıyım. Ama bazen insanların sinir uçlarına dokunmaya başladığınızda işler çığrından çıkıyor.
Sosyal medyada paylaşılan videoların başını bilmiyoruz. Adam ne yaptı da diğer sürücü ona bağırıyor, küfür ediyor? Bilemiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var: Saygı, hoşgörü ve tahammül olmadan bu şehirde yaşamak her geçen gün daha zor hale geliyor.
Bu yazıyı bir serzeniş olarak değil, bir çağrı olarak kaleme alıyorum. Birbirimize karşı daha anlayışlı, daha dikkatli, daha insanca davranalım. Trafikte, sokakta, hayatın her alanında... Çünkü bu şehirde hepimiz aynı yolun yolcusuyuz.
Kalın sağlıcakla.
Yorumlar
Kalan Karakter: