Mustafa Gümüşdamla...
Soyadı Gümüşdamla ama, kalbi “Altın” gibiydi...
Sevdiğinde tam severdi...
Dostluğuna güvendiği insanın yardımına “Ölümüne” koşardı...
O’nu 24 Kasım 2011 yılında kaybettik...
Daha hayatının baharındaydı...
İlk gözağrısı Yağmur’un üniversiteye gidişini görecekti...
Yaşasaydı, belkide Yağmur’u okulundan almaya beraber gidecektik...
Küçük kızı Deniz’i elinden tutup okula bırakacaktı...
Olmadı...
Hayatının baharında, 49 yaşında hayata gözlerini yumdu gitti bu diyarlardan...
Mustafa Gümüşdamla’nın hayatı hep “Mücadele” ile geçti...
Bu mücadele kendi çıkarı için değildi...
Ülkesi, vatan toprağı, emekçi kardeşleri, arkadaşları için büyük mücadeleler verdi...
İnandığı doğrulardan asla şaşmadı...
Yeri geldi, çalıştığı işyerinde, çalışma arkadaşları için patronuna kafa tuttu...
Yeri geldi başında bulunduğu gazetenin daha güzel çıkması için çalışma arkadaşları ile tartıştı...
Ama hiçbir zaman kalbinde kötülük olmadı...
Yukarıda da belirttiğimiz gibi soyadı Gümüşdamla kalbi “Altın” gibiydi...
Belkide Mustafa Gümüşdamla ile birlikte en çok çalışan kişi benimdir...
Gün oldu birbirimize sert çıktık, ama hiçbir zaman küsmedik, birbirimizin kalbini kırmadık...
Bugün O’nun vefatının yıldönümü...
24 Kasım’da kaybettik...
Yani 24 Kasım Öğretmenler Günü’ydü hayata gözlerini yumduğunda...
Vefat etmeden 1 saat önce eşim Emine ile yanındaydık... 2 saati geçkin sohbet ettik, şakalaştık.. Hasta yatağında bile şakalaşıyorduk...
Ayrıldık yanından, 1 saat sonra kara haber geldi, yıkıldım, üzüldüm...
Çünkü, bir dostumu, ağabeyimi kaybetmiştim...
Mustafa Gümüşdamla bir çok gazeteci yetiştirdi...
O, yetiştirdiği gazetecilerin öğretmeniydi...
O “Hep ben bilirim” havasında değildi...
Ama, bildiğinden de şaşmazdı...
Bu nedenle yetiştirdiği gazetecilerden öğrendiği şeyler olmuştu...
Dostumdu, ağabeyimdi...
Herkesin derdine çare olmaya çalışırdı...
Ama, bir tek rahatsızlığı döneminde kendi hastalığına çare bulamadı-bulamadılar...
Eğer bugün yaşasaydı, kızı Yağmur’un üniversiteyi bitirip 2 diploma sahibi olacağını görseydi büyük gurur duyardı...
Belki de Yağmur’un 2 diploma sahibi olacağını görseydi gurur duyduğu kızı için “Mutluluk gözyaşları” dökecekti...
Yağmur ile her zaman gurur duydu Mustafa Gümüşdamla...
Aramızda olsaydı Mustafa Gümüşdamla, kızı Yağmur’u okuluna bırakmanın mutluluğunu yaşayacaktı..
Mustafa Gümüşdamla’nın hayatının mücadelelerle geçtiğini belirttik yukarıdaki satırlarda...
Kendisi aynı zamanda iyi bir “Devrimci” idi...
Emekçilerin insanca çalışıp, insanca yaşamasından yanaydı...
İyi de bir sendikacıydı... Hak arayışında meslektaşları hemen yanında yeralırdı...
Hak arayışında zaman zaman “Satış”a gelse de küsmezdi insanlara...
Hak aramak için Ankaralar’a, İstanbullar’a gitti-gittik...
Hiçbir zaman haklı mücadelesinden vazgeçmedi...
En çok sevdiği şarkı ise;
“Yiğidim Aslanım Burada” yatıyor şarkısıydı...
Ne yazık ki, “Aslan” gidince meydan “Çakallara” kalıyor...