Bugün sizlere bir spor adamından bahsetmek istiyorum...
Hem spor adamı, hem de donanımlı bir gazeteciydi...
Spor kulübünde başkanlık yaptı...
Türkiye’nin ilk futbol hakemidir...
Yardımcı hakeme kırmızı kart gösteren ilk hakemdir...
Galatasaray sevdalısıydı...
Galatasaray’ın kongre üyesiydi...
Galatasaray yenildiğindi saat kaç olursa olsun kendisine “Geçmiş olsun” dileklerimizi iletirdik...
O da bize “Kına yakın” derdi...
Burada parantez açıp bir anımızı anlatmak istiyorum...
Yıllar önce, Fenerbahçe ile Galatasaray karşı karşıya geliyor...
Fenerbahçe maçtan galibiyetle ayrılıyor...
Hemen arıyorum Osman amcayı...
“Geçmiş olsun Osman amca, ne olacak bu Galatasaray’ın hali...”
Cevap hazır:
“Kına yak”
Aynı yıl sezon sonuna doğru geliniyor. Fenerbahçe, Denizli deplasmanında berabere kalıyor ve Galatasaray şampiyon oluyor...
Osman amca, bekliyor ki kendisini arayıp tebrik edeyim...
Aramıyorum...
Bir kaç gün sonra Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde karşılaşıyoruz ve “Galatasaray şampiyon oldu, niye aramadın?” şeklinde serzenişte bulunurken araya kınayı da ekliyor...
Bende kendisine “Osman amca seni telefonla aradım mesaj bırakmışsın” diyorum...
“Ne mesajı?” diye soruyor...
“Aradığınız kişi şu anda bayan arkadaşı ile sohbette diye mesaj bırakmışsın” diyorum, “Böyle mesaj mı olur” diyor...
Bu Osman Yereşen’le ilgili anılarımızdan bir tanesiydi...
Şakacıydı...
Sevecendi...
Spora, gençliğe büyük önem verirdi...
Gazetecilik mesleğini “Onur”la, “Şeref”le sürdürdü hayatının son gününe kadar...
O, bizlere, biz O’na takılırdık...
Biz kendisine takıldıkça, her ne kadar sinirlense de hoşuna gider, şakalarımız O’nun ömrüne ömür katardı...
O, Osman Yereşen’di...
Seyhanspor’da Kulüp başkanlığı yaptı...
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nde sık sık karşılaşır, sohbet eder, şakalaşırdık...
Kendisi 2008 yılında 90 yaşında aramızdan ayrıldı...
Kendisi adeta bir “Tarih”ti...
Her yaştan insanla sohbet eder, şakalaşırdı...
En çok da gazetecilik üzerine sohbet ederdik...
Gazetecilik mesleğinin geldiği son noktadan hoşnut değildi...
Emekçi gazetecilerin çalıştıkları işyerlerinde “Haklarını” alamaması O’nu üzerdi...
Her zaman “Kaleminizi kırın, ama satmayın” diye öğütlerde bulunurdu...
Osman Yereşen’in on parmağında on marifet vardı...
Hatta Adana’nın ilk Beden terbiyesi Bölge Müdürü Rıza Salih Saray’ın yardımcılığını yapmış bir insandı kendisi...
Biz kendisine zaman zaman “Osman amca”, zaman zaman da “Osman dayı” diye hitap ederdik.. “Osman dayı” dememize kızardı...
Çok iyi bir Adana sevdalısıydı...
Vasiyeti vardı vefat ettiğinde İstanbul’da Zincirli Kuyu Mezarlığı’nda kızının yanına defnedilmek istiyordu, öyle de oldu...
Osman Yereşen’i bugün vefatının yıldönümünde anacağız...
Bir kez daha anıları tazeleyeceğiz, dostları, kardeşleri, evlatları olarak...
Ruhun şad, mekanın cennet olsun spor adamı, Adana sevdalısı Osman dayı...