Bugün bayram… Bayramın ilk günü hiç kuşkusuz ki yaşı ilerlemiş insanlar “Ahhh nerede o eski bayramlar” diyecektir…
Gerçekten eski bayramlar daha güzel ve anlamlıydı…
Anlatalım eski bayramların nasıl olduğunu…
Gelişen teknoloji, bitmek bilmeyen hayat telaşı ve her geçen gün daha da soğuk olan insanlar, eski sıcacık ve samimi bayramları rafa kaldırdı. Artık bayramlar eskisi kadar neşeli ve samimi değil.
*
Nerede o eski bayramlar denince akla gelen ilk şey, evin günler önceden temizlenmesi ve bayram alışverişine çıkılmasıydı. Rahmetli annem Hatice sultan tatlıyı kendisi yapardı. 3-4 tepsi tel kadayıf tatlısı yapardı ve bayramın birinci günü biterdi. Annem sadece bir tepsi ayırırdı o da bayramın diğer günlerinde geleceklere ikram etmek için…
**
Mesela büyük küçük herkes bayramı, bayramlıklarını giyerek karşılardı. Çocuklar bayramlıklarını giymek için sabırsızlanırlardı. Hatta çocuklar bayram ayakkabılarını yastığının yanına koyar bakarak uyurdu… Mesela babam bir bayramda bizlere takım elbise diktirmişti. Hiç unutmam terzi Sezai ağabey dikerdi takım elbiseleri. Babam İhsan Sungur tüm şartları zorlar bize bayramlarda yeni elbise alırdı.
Eskiden bayramlık giymek çok kıymetliydi. İnsanlar maddi açıdan zor durumda bile olsa bayramlık almak için ellerinden geleni yaparlardı. Babalar çocuklarını bayramlık giymekten mahrum bırakmamak için ekonomik gücünü zorlardı.
Bayram sabahı erken kalkıp önce bayram namazı kılınmaya gidilirdi. Mesela biz üç kardeş bayram namazını kılmaya gider, mezarlıkları ziyaret ederdik. Ardından ev halkıyla bayramlaştıktan sonra hep birlikte kahvaltı yapılırdı. Daha sonra ise küçükler tüm mahalleyi kapı kapı gezer herkese “iyi bayramlar” derlerdi.
**
Komşular bayram kutlamaya gelen çocuklar için şekerleri hazır ederdi. Bazı komşular ise harçlık verirdi, bu çok büyük bir mutluluktu çocuklar için…
Ayrıca komşulardan harçlık alan çocuklar, bunu kendi aralarında konuşurlardı. Daha sonra mahallenin tüm çocukları harçlık veren komşuyu veya komşuları özellikle ziyaret ederlerdi.
Eski bayramlarda tatil yapmaya değil bayramlaşmaya gidilirdi. Şimdi bayramı evlerinde karşılayanların çoğunluğu eski bayram adetlerini yaşatmak için çaba harcıyor. İlk önce ailenin en büyükleri ziyaret edilirdi. Mesela şimdi çoğu insan bayramlaşmayı telefonla gerçekleştiriyor. Kimileri görüntülü arıyor, kimileri mesaj atarak bayramı kutluyor…
**
Eski bayramlar dediğimiz o dönemlerde bayram kartları vardı. Bulunduğunuz şehrin fotoğraflarının olduğu kartlar. Ya da o dönemde “Artist” dediğimiz sanatçıların fotoğraflarının bulunduğu tebrik kartları olurdu. Uzakta olan akrabalarımıza tebrik kartı yollayarak bayramlarını kutlardık. Resimli bayram kartının arkası boş olur oraya bayram mesajını yazardık.
Bayram kutlamalarını bitiren ve karnını doyuran çocuklar, mahallede toplanıp hep birlikte oyun oynarlardı
O zamanlar bilgisayarlar veya konsol oyunları yoktu. Çocuklar birbirleriyle oynamayı severlerdi. Sokaklar şenlik alanı gibi olurdu. Eski bayramlar özlenmeyecek gibi değildi.
**
Daha sonra çocuklar çatapat, maytap ve torpiller patlatırlardı. Saklambaç oynardık. Mahallede çocuklardan kaynaklanan ses geç saatlere kadar bitmek bilmezdi. Çocuklar mahalleye gelen seyyar salıncağa binerdi. Mesela lunaparka gider eğlenirdik. Bizim çocukluğumuzda önce Merkez Cami’inin bulunduğu yer, sonrasında ise karşısında şimdiki Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’nin bulunduğu yer lunaparktı. Oraya gider eğlenirdik.
Eski bayramlar çok başkaydı. Herkes mutlu ve samimiydi. İnsanlar birbirlerinin yüzüne içten ve samimi gülerdi. Peki şimdi öyle mi?
Ne yazık ki öyle değil. İnsanlar ne samimi olabiliyor, ne de içten gülebiliyor.
Bilemiyoruz belki de hayat şartları insanların birbirleriyle dost olmalarını önledi..
Biz çok şanslı jenerasyonduk…
Bayramı ailemizle, arkadaşlarımızla, akrabalarımızla doya doya yaşardık.
Peki şimdi insanlar bayramı doya doya, yaşayabiliyor mu?
Yukarıda da yazdığım gibi “Ahhh nerede o eski bayramlar” demekte haksız mıyım?