Milletler olarak bölünmüşseniz dünyaya barış getiremezsiniz. Kriz tam içimiz de. Ekonomik, milletler arası, sosyal vb. Buhran dışarda değil aslında içimizde. Ve bununla yüzleşmeyi bilmediğimiz sürece asla çözüme ulaşamayız. Sizce neden insanlar bin yıldan bin yıla aynı şekilde yaşıyorlar. Niçin değişmiyorlar? Değişmezseniz sonuçlarını biliyorsunuz. Milli, milliyetçi, yöresel, yalıtılmış olacaksınız veya global bir ilişkiniz olmayacak. Savaş, savaş, savaş…
Yıllarca ne yaptık nefret ettik rekabet ettik birbirimizi mahvettik. Şu anda da süregelen şeyler bunlar. Dünya da hepten bir kafa karışıklığı mevcut.
Buradan itibaren bir sorun ortaya çıkıyor: ’’bizler ne yapmalıyız‘’. Bilinçlerimizdeki krizi çözmeliyiz. Bizler bilincimizin doğasını çözmediğimiz ve onu derinlemesine arayıp tarayamadığımız sürece, bu bilinçte bütünüyle değişim meydana getirinceye kadar dünyada daha fazla sefalet daha fazla kargaşa devam edecektir. O yüzden acele etmeliyiz.
Bizlere küçüklüğümüzden beri kişisellik öğretildi. Bu şekilde eğitildik şartlandırıldık kişisel olarak düşünmeye. Ayrı kişilikler olsak ta bu durum bizlerin ayrı sınırlarda olmamızı gerektirmiyor bu sorun bizleri diğerine karşı koyuyor ve diğeriyle savaştırıyor bu durumda bizler bu yaşam tarzını sürdürmeye devam edersek kaçınılmaz olarak : ‘’ Bir uyruğa , kabileciliğe ve savaşa tutunacağız.’’ Bizler neden milliyetçiliğe tutunuyoruz? Bunun ardında bir tutku vardır. İngilizlerin Arjantinlere karşı, Yahudilerin Araplara karşı, Arapların Yahudilere karşı olması örneği gibi. Neden milliyetçiliğe bu kadar tutunuyoruz çünkü gruba tutunarak güvenlik sağlamaya çalışıyoruz. Yalnızca fiziksel güvenlik değil aynı zamanda psikolojik güvenlik sağlamaya çalışıyoruz. Eğer yeryüzünde yaşamak istiyorsak sadece senin ya da benim değil yeryüzünün hepimizin olduğunu düşünüp insanlığın farkına varmalıyız. Bu ülkenin de hepimizin olduğunu unutmamalı ve hepimizinmiş gibi davranmayı öğrenmeliyiz.
Farkında mısınız?
Dışarıda bir şeyler oluyor, uykuda olanları sarsın uyandırın, herkese söyleyin. Yakında ışıklar kesilebilir. Karanlıkta ne yapacaksınız???
Ne güzel de söylemiş Yılmaz Güney!