Bu kavram, siyaset dünyasında en çok ve sık kullanılan, seçim öncesinde vaatler arasına serpiştirilen çok değerli bir eylem...
***
Temsil etmek...
***
Halk kendini temsil etmesini tercih ettiği isimleri, TBMM'ye, belediye meclislerine gönderiyor. Bazı isimleri makamlara oturtuyor...
***
Kendi iradesini temsil etsin, memlekete hizmet etsin diye...
***
Bakıyorum da, siyasiler seçilene kadar 'temsil' yeteneğine sahipler... Çünkü vatandaşlara, yani oylarına ihtiyaçları var...
***
Ya seçim sonrası...
***
İşte o zaman temsiliyet anlayışı kökten değişiyor. Halkı temsil etmesi gerekenler, halkın iradesini kullanma yetkisini elinde bulunduranlar, bunu kendi çevresi için kullanıyor.
***
Halk siyasetçiye ulaşamıyor, siyasetçinin de halk zaten umurunda değil...
***
Taa ki, bi dahaki seçimlere kadar!!!
***
İşte yine böyle bir sahneye yaklaştık... Halk tercihini yapacak. Kendini temsil etmesini istediği listelere oy verecek. Ya sonrası?..
***
Sonrası, hüsran...
***
TBMM'de, belediye meclisinde, kısaca siyasetle gelinilen her yerde durum aynı...
***
Belediye meclis üyeleri hizmet üretmeli, sorgulamalı, halkın yararına olan maddeleri kabul etmeli, zararına olanları reddetmeli... Bunları halk adına sorgulamalı...
***
Peki, böyle mi?..
***
Elbette değil... Ne kadar seçilmiş varsa, Adana tabiriyle, Aladağ'dan serin...
***
Elbet bu devran böyle gitmeyecek... Gitmiyor da zaten...
***
Belediye meclis üyelerinin bir dönemden sonra niye bir daha listeye koymadıklarını da siz düşünün artık...
***
İstisnalar kaideyi bozmaz!!!
***
Bu dönem milletvekilliği listelerinde de çok büyük değişiklikler olacağı öngörülüyor. Bakalım yeni vekiller(!), halkın vekili olmayı başarabilecekler mi?..
***
Yoksa, eski düzen devam mı edecek?