Bu dikkaktöryel anlayış, karşı cepheyi güçlendirecek ve bu baskılardan bıkanlar, Vietkong (Vietnam Ulusal Kurtuluş Cephesi)’u kuracaktı.
Örgütün amacı Güney Vietnam’ı VDC’ye katmak, toprak reformunu yapmak ve ABD varlığını bu topraklardan çıkarıp atmaktı.1959-1964 arasında Vietkong’un askeri gücü 5.000’den 100.000’ekadar çıkmıştı.
Amer,ikan başkanı Kennedy bu gelişmeler karşısında Vietnam’a müdahale etme gereği hissediyordu;daha doğrusu hissettiriliyordu.
Ne de olsa önceki başkanları Eisenhower'ın “domino teorisi”nde komünizmin Vietnam’da başarılı olması halinde çevre ülkelere yayılacağı fikrini benimsemişti Amerikan derin devleti. 1964 Brinks Hotel bombalı saldırısı sonrası ABD başkanına bombalama seçeneği sunulsa da başkanın bunu reddetmesi Amerikan derin devletini kızdırdı. Lakin hedeflerinden şaşmadılar ve saldırgan dış politika için kamuoyunun hazırlanması gerekliydi; nitekim tezgâh hazırlandı. Önce müdahaleyi mümkün mertebe geciktiren Kennedy öldürüldü ve sonra..
Sonra yerine Lyndon Johnson geldi ve efendilerinin kurguladığı planı devreye soktu:
2 Ağustos 1964’te Tonkin Körfezi’nde, VDC kıyılarında istihbarat faaliyeti yürüten Amerikan destroyerine bombalı saldırı gerçekleştirildi. Artık bahane hazırdı ve algı operasyonu da başarıyla neticelenmişti.
Vakit kaybetmedi başkan; Vietnam’daki asker sayısını 500 bine ulaştırdı. Güneyde Amerikan askerleri Vietkong’la savaşırken, Kuzey Vietnam’da ABD’nin avcı uçakları, köyleri şehirleri, kasabaları bombalıyordu.
Vietnam’da sadece ABD askeri yoktu tatbiki. ABD’nin uşaklığına soyunmuş, onsuz nefes dahi alamayan devletler de oldukça fazla asker göndermişti; Taylanda,Avusturalya,Yeni Zelanda..
1965-1973 yılları arasında ABD elinden gelse, kıtasındaki tüm askerleri buraya yollayacak derecede asker yığdı Vietnam’a. Vietnam’daki Amerikan askeri sayısı üç yüz bini bulmuştu bu tarih aralığında.
Amerikan yönetimi yıllar önce başlayan savaştan bir türlü sonuç alamadı.
Amerikan yönetimi, Kuduz bir köpeğin tüm gücüyle ortaya koyduğu saldırganlık davranışını sergileyecek ve ülkesindeki gençlere postal giydirme zorunluluğu gibi diktatörel bir yönteme başvuracaktı. Oysa savaş açtığı yönetimi de diktatörlükle suçlamaktaydı.
Yaş aralığınız 18 -25 arası ise sizebirer “askerlik numarası” veriliyor ve o numarayla çağrıldığınızda muayane sırasına giriyor ve sonra da Vietnam’a Vietkong’la savaşmaya yollanıyordunuz. Ne dediğiniz ve ne düşündüğünüz çok önemli olmuyordu.
Baskı yöntemi ters etki gösterdi. Öğrenci eylemleri ABD’yi kasıp kavuruyor, ne yapacağını bilemeyen Amerikan hükümeti zaman zaman eylemleri bastırmak için ağır şiddete başvuruyordu. 1967’de on binlerce kişi Pentagon’a bile yürüyüş düzenlemiş, ağır müdahaleyle karşılaşmıştı.
Savaşın yıllarca devem etmesine karşın Vietkong’da en ufak bir vazgeçme işareti görünmüyordu. Binlerce genç Vietnam’da can verirken, Amerika’da da yüzbinler sokaklarda protesto gösterileri düzenliyor ve kendilerine verilen askerlik kartlarını yakıyorlardı.
Lyndon Johnson ülkede istenmeyen adam ilan edilmişti ve nihayet 1968’de yapılan seçimlerde aday olmayacağını açıklamak zorunda kaldı. Richard Nixon ABD’nin yeni başkanı olmuştu.Nixon Vietnam’daki askerlerini çekmeyi ve Güney Vietnam ordusunu güçlendirmeyi düşünüyordu. Nitekim Nixon bu anlamda Sovyetler Birliği ve Çin Halk Cumhuriyeti’yle ilk defa diyalog yolunu açacak başkan olacaktı.
Başkan, bir dizi görüşmelerden sonra Kuzeylilerle görüşmeyi kabul etti ve bir anlaşma imzaladı. Anlaşmayla Amerikan askerleri ülkelerine geri dönecek, Güney Vietnam bağımsızlığını koruyacak, buna karşılık Kuzey Vietnam, Güney’de 100 binden fazla asker bırakabilecekti.
Anlaşma Güney’in hoşuna gitmemişti. Nitekim Amerikan askerleri ayrılır ayrılmaz Kuzeyliler Güney’e saldırıp kısa sürede Güney toprakları işgal ettiler ve tüm Vietnam’ı birleştirerek Sosyalist Vietnam Cumhuriyeti’ni kurdular.
Savaş bitmişti. Ancak savaşın götürdükleri akıl sağlığını bozacak düzeydeydi. 1milyonu Kuzey,1Milyonu Güney Vietnam’da olmak üzere 2 milyon insan hayatını kaybetmişti. Kaybedilen Amerikan askerlerinin sayısı ise 60 binden biraz fazlaydı.
Savaş sonrası Vietnamlılar, Komünist yönetimin uygulamalarıyla can vermeye devam etti; Çok sayıda insan denizlerden ülkeyi terk etmeye başladı. O kadar çoktu ki bu terk ediş, dünya, onlara “tekne İnsanları” adını koymuştu.
ABD, kendi tarihinde hiç bu kadar, büyük bir bataklığa saplanmamıştı. 60 binden fazla can kaybının yanında binlerce insanı da kayıptı; onlar için “(MIA) Harekatta Kayıp” dendi. Savaşa katılan 3 Milyon Amerikan askerinden sağ kalanlarının hayatı bir daha asla eskisi gibi olmadı. Bir kısmı akıl sağlığını kaybetti, kalan kısmı da diğer sağlık sorunlarıyla boğuştular.
Oysa Başkan Johnson “Asya’nın çocuklarının kendi başlarına halletmesi icap eden bir mesele için Amerika’nın çocuklarını evlerinden dokuz veya on bin mil uzağa yollayacak değiliz.” Demişti.
Savunma Bakanı Robert McNamara ise“(…) haftada 1 000 adet asker olmayan insanı öldüren veya ciddi bir biçimde yaralayan dünyanın en büyük süper gücü görün tüsü hiç hoş değil. Bu durumun Amerikan milli bilincinde ve ABD’nin dünya gözündeki imajında ağır hasarlara yol açacağı kuvvetle muhtemel." diyecek;
Richard Russell ise kayıtlara geçen şu cümleyi kuracaktı: “Vietnam’da çitin üstünde debelenen lanet bir inek gibiydik..”
Günümüzde başkentte “Vietnam Gazileri Anıtı” vardır; bu anıt savaştan 10 yıl sonra dikilmişti.
Yorumlar
Kalan Karakter: