“Kötü insan kimdir?” diye bir soru sorsanız, karşınıza binbir cevap çıkabilir.
Kimi der ki hırsız kötüdür, kimi katil…
Kimi ihanet edenin adını yazar deftere, kimi yalancınınkini. Herkesin kendince bir ölçüsü, bir terazisi vardır. Fakat bu dünyada bir kötülük var ki, hangi inanca, hangi milletten, hangi fikre sahip olursa olsun, her vicdan sahibinin yüreğine dokunur:
O da “Ekmekle oynamak.” tır.
Çünkü ekmek; sadece undan, sudan, mayadan ibaret değildir.
Bir evde sofranın kurulması için temel ihtiyaç, bir evin yaşam kaynağıdır.
Elbette bunu, ekmeği için mücadele vermemiş haram seviciler bilemezler.
İnsanların şerefiyle çalıştığı yerde harama el uzatmayanı sorgulayan, arkasından hinlikle işbirlikçi şekilde onu ekmeğinden vurmaya çalışanın, ekmekle oynayanın sofrası bir gün kurur.
Ve bugün bireysel hırsları, kıskançlıkları, egoist duyguları için milletin ekmeğine göz dikenler,
yarın kendi sofrasında bile oturacak yer bulamazlar.
Ekmek; alın teridir, onurdur, hayattır.
O yüzden bir insanın rızkına kasteden, sadece onun maddi gelirine değil;
onuruna, emeğine, yorgunluğuna, duasına kastetmiştir. İşte orada başlar zulüm.
Ve zulümle abat olanın, sonu berbat olur.
Bir insanı;
Bir insanın çalıştığı yeri, kazandığı işi, emeğiyle kurduğu düzeni sorgulamak…
Yetmedi, itibarına göz dikmek…
Yetmedi, mahremiyetini kurcalamak…
Üstelik bu kişi, harama el uzatmadan, alnının teriyle kazanmaya çalışıyorsa…
İşte bu, kötülüğün en sinsi ve en alçak hâlidir.
Peki bu kötülük kime kalır? Elbette;
İlahi adaletin terazisinde hiçbir şey karşılıksız kalmaz..
Bâki muhabbet ile
Yorumlar
Kalan Karakter: