Tarihler 1966’yı gösterdiğinde bir İspanyol köyü olan Palomares’ta büyük bir kaza gerçekleşmişti.Belli bir zaman sonra Amerika 4 hidrojen bombasını kaybettiğini daha fazla gizleyememişti. Amerikan ordusu kayıp hidrojen bombalarını tam 80 gün boyunca aralıksız aradı.
BBC’nin haberine göre 80 gün boyunca aranan Hiroşima'ya atılan bombanın 100 katı patlayıcı güce sahip olan savaş bomba, Akdeniz'den 869 m derinlikten vinçlerle dikkatlice çıkarıldı ve USS Petrel'e (Amerika deniz altısı kurtarma gemisi) dikkatlice indirdi.
Buldukları bu bomba ABD'nin İspanya'ya yanlışlıkla attığı dört hidrojen bombasının sonuncusuydu.
BBC muhabiri Chris Brasher’in 1968'de yaptığı haberde “bu nükleer silahların karıştığı ilk kaza değildi" ifadeleri dikkat çekiciydi. Daha sonra Brasher haberine "Pentagon hidrojen bombaları taşıyan uçaklarda en az dokuz kaza daha olduğunu sıralıyor . Ancak bu yabancı topraklarda meydana gelen ilk kazaydı, sivilleri de içeren ilk kazaydı ve dünyanın dikkatini çeken ilk kazaydı."şeklinde devam ediyordu.
Tabi bu skandalların ortaya çıkmasının bir nedeni vardı: Crhome Dome kod adlı bir operasyonun deşifre edilmesiyle ortaya çıkmıştı bu skandal gelişmeler.. Şöyle ki:
1960'ların başında ABD, Soğuk Savaş rakibi Sovyetler Birliği'ni önleyici bir saldırı başlatmaktan caydırmak için bir proje geliştirmişti. Nükleer silahlı B-52 bombardıman uçaklarından oluşan bir devriye, Moskova'ya anında saldırmak üzere sürekli olarak gökyüzünde çaprazlama uçacaktı. Ancak bu uzun döngülü rotalarda havada kalabilmek için uçakların uçuş sırasında yakıt ikmali yapması gerekiyordu.
17 Ocak 1966'da, bu tür bir bombardıman uçağı, Güney İspanya'nın Almería bölgesinin üzerinde 31.000 ft yükseklikte uçuyordu ve bir KC-135 tanker uçağıyla rutin bir hava-hava yakıt ikmali yapmaya çalışıyordu. Bu yükseklikte büyük bir kaza gerçekleşti; tanker uçakla bombardıman uçağı çarpışmıştı.
B-52 bombardıman uçağının yakıt ikmal uçağına çarpması uçağı parçaladı, KC-135'in taşıdığı jet yakıtını tutuşturdu ve uçaktaki dört mürettebatın hepsini öldürdü. Bombardıman uçağındaki 4 mürettebat atlamayı başararak kurtuldu. Fakat bombardıman uçağı yanarak havada süzülürken kargosunu İspanyol köyü Palomares'e boşaltmıştı.
Büyük bir patlama yaşanmıştı. Kilometrelerce uzaktan görülen patlama esasında nükleer bir patlama değildi. Yani nükleer patlamanın gerçekleşmemesi bir mucizeydi. Uzmanların açıklamalarına göre “savaş başlıkları silahlı değildi ve istenmeyen bir atom zincirleme reaksiyonunu önlemek için yerleşik güvenlik önlemlerine sahipti. Bir kaza durumunda bombalara iniş sırasında darbeyi yumuşatmak ve radyoaktif kirlenmeyi önlemek için tasarlanmış paraşütler bağlanmıştı.” Ve bomba nehir yatağına güvenli bir şekilde indi ve ertesi gün sağlam bir şekilde bulundu. Ama düşen nükleer bombaların ikisinin paraşütü açılmadı.
O sabah, İspanyol çiftçi Pedro Alarcón torunlarıyla evine doğru yürürken nükleer bombalardan biri domates tarlasına düştü ve çarptığında parçalandı. O anı anlatan Pedro 1968’de yaşanan bu olay için "Yerimize çakıldık. Çocuklar ağlamaya başladı. Korkudan felç oldum. Karnıma bir taş çarptı, öldüğümü sandım. Çocuklar ağlarken orada kendimi ölüm gibi hissettim," demişti.
Diğer hidrojen bombası da bir mezarlığın yakınındaki yere çarptığında patladı. Bu ikili patlamalar geniş kraterler oluşturdu ve birkaç yüz dönümlük alana son derece zehirli, radyoaktif plütonyum tozu saçtı.
Señora Flores adlı bir köylü BBC’ye verdiği röportajda "Ağlıyor ve koşuyordum, küçük kızım ağlıyordu, 'Anne, anne, evimize bak, yanıyor.' Tüm duman yüzünden söylediklerinin doğru olduğunu düşündüm. Etrafımızda çok fazla taş ve enkaz düşüyordu. Bize çarpacağını düşündüm. Çok büyük bir patlamaydı. Bunun dünyanın sonu olduğunu düşündük."diyordu.
Olayları araştırmak üzere ABD özel bir ekip kurmuş ve bu ekip yoğun şekilde çalışmalarda bulunmuştu. Anacak o araştırmalar sırasında görevlilerin devamlı 'kırık ok'tan bahsettiğini söyleyen birinin dikkatleri üzerine çekmesi ile bu gazeteciler bu “kırık okun peşinde düştü ve “kırık ok”un ABD’nin Sovyetler Birliği'ni önleyici bir saldırı başlatmaktan caydırmak için bir proje olduğu bilgisine ulaştılar.
Amerikalılar bölgeye geldiğinde gördükleri karşısında büyük bir dehşet yaşamışlardı. Ama köyde mucizevi şekilde kimse ölmemişti.
BBC muhabiri Chris Brasher "Köyün üzerine yaklaşık 100 ton alevli moloz düşmüştü ama bir tavuk bile ölmemişti" diyordu.
Köy halkı derin bir nefes alacakken İspanya polis merkezine acil koduyla bir haber geldi Amerikalılardan: Nükleer bombalarımızdan biri halen kayıp..
Yüzlerce ABD personeli bir hafta boyunca çevrede yoğun ve titiz bir arama yapmasına rağmen, dördüncü bombayı hala bulamadılar.
Nihayet bir balıkçının medyaya üzgün şekilde düşen uçaktaki personeli kurtaramadığını anlattığı haberi alınınca balıkçının peşinde düşüldü. Balıkçı bulundu. Balıkçı aranan bombayı görüp görmediğinden emin olmadığını söylüyordu.Ama balıkçının anlatımını dikkatlice dinleyen ve ruh halini çözümleyen bir görevli balıkçının kayıp nükleer bombayı gerçekten görmüş olabileceğini fark etti.
Nihayet balıkçının şoku üzerinden atmasıyla bombanın yeri tespit edildi ve son bomba da bulundu.
Yorumlar
Kalan Karakter: