Yağmurun usul usul toprağa düştüğü bir günde, Adana sokaklarında yürekleri ısıtan bir manzara yaşandı. Gökten süzülen her damla, sadece toprağı değil, kalpleri de ıslattı. Çünkü o gün, bir grup çocuk, ellerinde şemsiyeleriyle Atatürk’ün büstünün başına koştular. Amaçları ne miydi? Atalarını yağmurdan korumak…
Bu sahne, sadece bir an değil; bir milletin hafızasında yer edecek bir vefa tablosuydu. Küçücük elleriyle tuttukları şemsiyeler, aslında koca bir milletin minnettarlığını, sevgisini ve sadakatini temsil ediyordu. O çocuklar, sadece bir büstü değil, bir ideali, bir mirası, bir geleceği koruyorlardı.
Bu görüntü beni derinden etkiledi. Gözlerim doldu, içim umutla doldu. Çünkü bu ülkenin çocukları, tarihine, kurucusuna ve değerlerine sahip çıkmayı öğrenmiş. Çünkü bu gençlik, sadece geçmişi değil, geleceği de omuzlarında taşıyor.
Bir milletin büyüklüğü, sadece ordusuyla, ekonomisiyle ya da teknolojisiyle ölçülmez. Asıl büyüklük, evlatlarının yüreğinde taşıdığı değerlerle ölçülür. Ve Adana’da yağan yağmurda, Atatürk’ün büstüne tutulan o şemsiyeler, bize bu büyüklüğü bir kez daha hatırlattı.
Bugün bir kez daha gördük ki, bu topraklarda Atatürk sevgisi bir çınar gibi kök salmış. Rüzgâr esse de, yağmur yağsa da, fırtına kopsa da o çınar dimdik ayakta. Ve o çınarın gölgesinde büyüyen çocuklar oldukça, bu ülkenin yarınlarından kimse endişe etmesin.
Çünkü bu çocuklar var oldukça, kimsenin gücü yetmez…
Yorumlar
Kalan Karakter: