Gazeteci Doğan Gülbasar “Bunlar hepimizi döver” başlığı altında bir yazıyı kaleme almış…
Hürriyet Gazetesi Yazarı Ahmet Hakan’ın dövülmesinden girmiş ve olayı Adana basınına bağlamış.
Doğan Gülbasar, olaya mizahi şekilde yaklaşmış…
Adana basınından bir kaç isim sıralamış, kimlerin nerede dövülebileceğinden bahsederken olaya mizahi yaklaşmış.
Biz yine de “Ağlanacak” halimize gülüyoruz…
Eğer biz gazeteciler “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dersek çoookkk dayak yeriz…
Eğer biz birbirimize destek olmazsak çoookkk tehdit alırız…
Eğer biz gazetecilere yapılan tehditlere, dayak yemelere ciddi anlamda tepki koymaz isek, 30 yıl önce olduğu gibi bugün de 30 yıl sonra da aynı muameleyi görmeye devam ederiz…
Eğer biz gazeteciler şiddeti, tediti kınamak için yürüyüş yaptığımızda yürüyüşü başladığımız sayıda bitirmezsek yaptığımız eylem hiçbir işe yaramaz…
Konuyu daha da açacak olursak…
Diyelim ki kınama için Çukurova Gazeteciler Cemiyeti önünden 100 kişiyle yürüyüşe başladık. Kınama yazısının okunacağı yere geldiğimizde sayımız 40’a düşüyorsa…
Suç duyurusunda bulunmak için adliye yolunu tuttuğumuzda bu sayı 17’ye iniyorsa…
Suç duyurusunda bulunan kişi sayısı 2 oluyor, mahkemede sadece 4 kişi bulunuyorsak ve kendi olayımıza sahip çıkmamamızdan dolayı tehdit eden kişi beraat ediyorsa eylem yapsanız ne olur?..
Kınama yapsanız ne olur?..
Olayı Tv ekranlarında tartışsanız ne olur?..
Gazete sütunlarında yazsanız ne olur?..
Önce birbirimizi “Terketmemeyi” öğrenmeliyiz…
Önce bu mesleğin içerisindeki herkes tehditlere karşı dik durmayı, arkadaşını yalnız bırakmamayı öğrenmeli…
Önce “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dememeyi öğrenmeliyiz…
Bunları öğrenir ve uygularsak işte o zaman “Dayak yeme” korkumuz olmaz…