gazetenin
telefonundan aradı
kendini tanıttı!
adresi sordu
tarif ettim
bir saat sonra geldi
***
kürkçüler
cezaevinden yeni çıkmış!
öyle; cinayet, tecavüz, gasp, hırsızlık gibi suçlardan değil ‘kişiye hakaret’ten ceza almış!
***
cezaevindeyken
diğer hükümlüler gibi
o da
GünaydınAdana’yı
takip ediyormuş!
köşemi okuyormuş
zaten beni de
o yazılardan tanımış
***
meryem hanımın
iki güzel çayı ile
başladık konuşmaya!
söz okumadan açıldı
***
anlattığı
o ana kadar
kürkçüler cezaevinde GünaydınAdana gazetesinin bu kadar okunduğunu bilmiyordum
öğrendim
***
ben de
cezaevinden gelen mektuplardan söz açtım
onları satır satır okuduktan sonra konuyu araştırdığımı ve haber yaptığımı anlattım
hatta tüm mektupları sakladığımı söyledim
halen çekmecemde durur o cezaevi mektupları!
***
hani söz
okumadan açılmıştı ya!
cezaevlerinde okunan kitap sayısının da dışarıdan daha çok olduğunu öğrendim
okunan kitapların yorumlandığını, tartışıldığını hatta gazete haberlerinin bile günü gününe takip edildiğini duyunca sevindim
***
ama çok şaşırmadım!
çünkü;
bir çam kozalağının kürkçüler cezaevindeki hükümlülerin elinde nasıl kuğu haline getirildiğini biliyorum
***
2 bin 500 okul sırasının
hükümlülerin ellerinde yenilenerek eğitime kazandırıldığını
hatta
maliyeti 400 bin lira olan işin 55 bin liraya yapıldığını da biliyorum
***
bu yönüyle
cezaevinde kitap ve gazete okuyanların sayısının çok olması ülkemin aydınlık yarınları adına beni mutlu etti
***
çayımızı içtik!
bana
üç beş dergi getirmiş, onları verdi!
zaman içerisinde okuyacağımı söyledim
vedalaştık
***
cezaevi mektuplarını
çekmeceme koydum
saklıyorum!
bakalım daha kim gelecek, kimler gelecek, demli bir çay kıvamında hanek edeceğimiz…