eski
başkana
gitmiş!
***
‘bunu
başımıza
sen bela ettin’
diye sızlanmış!
***
‘ben’
demiş…
‘senin yanında
yıllarca çalıştım
bir gün üzmedin.
bak bu beş aydır
maaş vermiyor’
diye dert yanmış!
***
sabah
anlattı
dinledim…
otobüsteydik!
***
hatta
yanında
çalıştırdığı
kameraman,
başkana demiş ki!
‘başkanım’ demiş…
‘arkadaşlar aç, susuz
aylardır maaş almıyor!’
***
başkan,
‘yakında
hepsi bitecek’
diye umut vermiş!
dediğine göre bir aya
kadar taşerondaki tüm
alacaklar ödenecekmiş!
***
eğer
bir aya
kadar ödenecekse
içerideki 5 maaşla
5+1!
6 aydır
maaşsız
nasıl yaşanır!
ne yer, ne içer
millet, bilmem.
elbet bunun da bir
vicdan azabı vardır!
***
bu
arada
sulamada
ilaçlamada
çalışanların da
o işçilerden geri
kalmadığını biliyorum!
onlar da üç aydır
perişan halde!
***
neyse
tam çarşıya
yaklaştık, arkadaş,
‘suç duyurusunda
bulunacaktım’
demez mi!
***
‘görevi
kötüye
kullanmaktan ve
çalışanın hakkını
vermemekten’ suç
duyurusu yapacakmış!
***
araya
arkadaşları girmiş
yapmamış işten ayrılmış!
şimdi hakkını mahkemede
arıyormuş, bakalım
bulacak mı!
***
biliyorum
vali mahmut
demirtaş duysa!
başsavcı ali yeldan
öğrense onlar da üzülür!
üzülmeyecek gibi değil!
***
düşünün!
adam evine
ekmek, çocuğuna
gofret götüremiyor!
evden çıkarken eşine
harçlığını veremiyor!
***
düşünün!
elektrik, su
faturası şişmiş!
kredi kartı patlamış!
bakkal, kasap, manav
o, öteki, beriki derken
borçtan sokağa çıkacak
hali kalmamış!
neylersin!
***
hani
orhan veli;
‘uzanıp yatıvermiş,
sere serpe;
entarisi sıyrılmış hafiften;
kolunu kaldırmış,
koltuğu görünüyor;
bir eliyle de
göğsünü tutmuş.
içinde kötülüğü yok,
biliyorum; yok,
benim de yok ama...
olmaz ki!
böyle de yatılmaz ki!’
diyor ya!
***
inanın
benim de içimde
bir kötülük yok!
ama olmaz ki
böyle de
yapılmaz ki!
***
dilerim
belediyedeki
taşeron alacakları
ödenir, işçiler sevinir
çalışanlar hakkını alır!
herkes mutlu olur!
***
dilerim
bu arkadaş
bir daha eski
başkana gidip!
‘bunu
başımıza
sen bela ettin’
diye sızlanmaz!