bebek
parkında
oturuyorum
istanbul’dayım!
***
önümden
vapurlar geçiyor
ardından martılar !
***
arkamda
belediye ekipleri
parkta uzayan ağaçların dallarını buduyorlar
***
sanki
cinayet mahallinde
özel bir operasyon yapılıyormuş gibi kapatmışlar alanı ve budama çalışması yapılan yere kimseyi geçirmiyorlar!
***
dönüyorum
istanbul’dan
bir de ne göreyim!
adana’da ziyapaşa ile inönü caddelerinin kesiştiği yerde bizim başkanın ekipleri kaldırım çalışması yapıyor, ama ne çalışma, evlere şenlik!
***
her yer
toz toprak!
yan yana üç tatlıcı var, hepsinin tezgahı açık!
***
halk
o çalışmanın
ortasında gidip tatlı yiyor, gel de işin içinden çık!
***
köşe
başındaki
esnaf yakmış kazanın altını taze taze tatlı kızartıyor, sonra şerbetin içine atıyor, vatandaş kuyruğa girmiş taze tatlıya yumuluyor, adet yerini bulsun diye biri işyerinin önünü suluyor, güya ekipler de ortalıktaki tozu süpürüyor
***
tozlu
adana tatlısına
doyum olmuyor!
***
hani
geçtim
yan yana
üç tatlıcıya nasıl işyeri açma ruhsatı verildiğini, esnaf ahlâkı açısından onu siz sorun sorgulayın… ruhsatları kim verdiyse, kimden nasıl aldılarsa artık!
***
o kadar
tozun toprağın
içinde nasıl tatlı satılıyor bu memlekette, sağlık müdürlüğü, halk sağlığı uzmanları, zabıta ekipleri, bilmem hangi makamda yerinden kalkmayan yetkililer, nasıl göz yumuyor, onu da ben sorayım!
***
günlerdir
tatlı satılıyor
ve günlerdir aynı yerde toz toprak içinde kaldırım çalışmaları yapılıyor!
***
tatlılar
kekler, pastalar
çörekler, börekler sabahtan akşama kadar açık alanda tüketicilere ulaştırılıyor, kimseden ses çıkmıyor!
***
akşama doğru
ziyapaşa’dan
geçiyorum
gözlerim açık!
önce hafiften bir rüzgar esiyor, ortalık toz toprak, ötesi çamur!
kepçelerin
eski kaldırım taşlarını
sökme sesleri kulakları tırmalıyor
***
tozlu
halka tatlıları
için sıraya giriyor insanlar
***
kapatıyorum
gözlerimi; bebek!
vapurlar geçiyor
ve uçuyor martılar…