Bayrama bir hafta kala başlayan bir heyecan, o günler ve saatler bir an önce geçse, bayram gelse de diye bekler dururduk. Yeni alınan yeni kıyafetlerimizi giymenin mutluluğunu yaşamak çok farklı bir duyguydu. Günümüzde ise çocukların böyle bir duyguyu yaşadığına ihtimal bile vermiyorum. En basitinden kendi çocuklarımda bile bunu görüyor ve yaşıyorum. Çünkü onlar için yeni alınacak bir kıyafet sıradan normal bir alışverişten farklı değil. Bir gece öncesinde, yeni alınan kıyafetleri ya da ayakkabımızı yastığımızın altında, baş ucumuzda tutardık. Mutlulukla, gülümsemeyle bakıp sonrasında da yatağımıza yatıp bir an önce sabah olsun isterdik. Sabahın erken saatlerinde kalkıp, sevinçle giyinilir, gidilecek olan eş dost ve akrabalar belirlenirdi. Kimi para kimi şeker verirdi. Elbette çocukluk aklı işte, önce para verilen akrabalara gidilir koşarcasına… Herkesten önce gidip en iyi harçlığı almak için yarışılırdı. Heyecan ve mutluluk bir aradaydı. Sonra ailelerle birlikte ziyaretler, el öpmeler, büyüklerin verdiği hediyeler - mendiller, yenen tatlılar, toplanan şekerler… Ben ve benim yaşımdakiler çok şanslıydı çünkü onlar da bunları yaşayabildi. Şimdiki çocuklar bunların hangisini yaşayabiliyor? O sevinci, o coşkuyu hangisi yaşıyor? Şimdiki bayramlarda her şey çok farklı… Bazıları bayramda misafir gelmesin diye evini terk ediyor. Büyük şehirlerde, maddi durumu iyi olanlar tatile dönüştürüyor bu bayram süreçlerini. Maddi durumu orta düzeyde olanlar ise akraba ve eş-dostlarını ziyaretlere gidiyorlar ama bazı ziyaretlerdeki 'zoraki gitmeler o kadar belli ki gözlerden okunuyor. Hani 'Bayram ziyaretine geldim ama gelmesem de olurdu’ dercesine… Sanırım gözlerimizdeki bu ifade son derece anlaşılır ve net. Çocukluğumdaki bayramlarda yaşanan o heyecanı bulamadığım için, aslında şimdiki çocuklara çok üzülüyorum. O yüzden bayram dediğimde çok fazla heyecan yaşayamıyorum çünkü eski bayramlar artık yok. Hayat mücadelesi, koşuşturması derken bir başka büyük bela ise teknoloji… Değerlerimizi yitirdik, bazıları da çoktan köreldi içimizde. Sanırım bu sebepten mutlulukları hissedemez olduk. Gözlerimizdeki donuk, soğuk, mutsuz bakış belki de bu yüzden ama ben yine de aynı çocukluğumdaki gibi mutluyum. Çünkü aynı çocukluğumdaki gibi Ankara’dan abimlerin, Antalya dan ablamın gelişi bana o eski bayram tadını yaşatıyor. Yine eski günleri yad edip gülüşüyor, sohbetlerimizi yapıyoruz. Peki ya şimdi çocuklar büyüdüklerinde çocuklarına nasıl bir bayram coşkusunu yada anılarını anlatacaklar çok merak ediyorum ve üzülüyorum.