Oduncu ormanda odun keserken çalı arasında bir yılana rastlamış.
Elindeki baltayı kaldırıp yılanın başını vurmak üzereyken bir an göz göze gelmiş.
Yaratana olan aşkı -yılan bile olsa- yaratılana yansımış ve yılana vurmaya kıyamamış.
Yılan da duygulanmış ve dile gelmiş. ''Ey insanoğlu, sen bana kıyamadın, bende sana iyilik edeceğim'' demiş.
*****
Bir kör kuyuya dalmış ve kaybolmuş. Biraz sonra ağzında bir altın lira ile dönmüş ve ''Bundan böyle ömür boyu sana her gün bir altın lira vereceğim!'' demiş.
Oduncu altını bozdurmuş ve evinde o gün şenlik olmuş. Ailesi de dahil hiç kimseye olanı biteni anlatmamış.
Herkes sadece oduncunun çok çalıştığı için durumunun düzeldiğini zannetmiş.
*****
Oduncu yıllar boyu her gün o kör kuyunun başına gitmiş, yılan ile buluşmuş ve altınını almış.
Bir gün oduncu ağır hastalanmış.
Kuyunun başına gidemez olmuş.
Birkaç gün geçince bolluğa alışmış evinde darlık başlamış.
Oduncu oğlunu yanına çağırmış ve yılanın sırrını anlatmış. ''Kör kuyunun başına git ve oğlum olduğunu söyle; yılan sana altın verecek!'' demiş.
*****
Oğlu inanmamış ama gitmiş. Yılan önce saklanmış, sonra ortaya çıkmış. Onun oduncunun oğlu olduğuna iyice kanaat getirince de kuyuya inip bir altın getirmiş. Oğlan önce inanmadığı hikayenin gerçek olduğunu görünce hırsa kapılmış, ''Kim bilir daha ne kadar altın var kuyunun içinde!'' diye düşünmüş.
*****
Hırsla yılanı öldürmek için bir hamle yapmış, ıskalamış ama yılanın kuyruğunu koparmış. Yılan da can havliyle dönüp oğlanı sokmuş ve öldürmüş.
Akşam yaklaşıp da oğlu gelmeyince oduncu iyice endişelenmiş. Hasta yatağından sürünerek bile olsa kalkmış. Kuyunun başına gitmiş ki oğlu cansız yatıyor. Yılanda o anda görünmüş; kuyruğu yok ve kanlar içinde.
Oduncu durumu anlamış ve çok üzülmüş.
*****
Canının parçası oğlu yerde cansız, yıllardır velinimeti olan yılanda yaralı... ''Hatalı olan oğlum olmalı!'' demiş ve yılandan özür dilemiş. ''Tekrar dost olalım!'' demiş.
Yılan ise acı acı gülümsemiş: ''Çok isterdim ama sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı varken biz artık dost olamayız!'' demiş.
*****
İşte böyle
Birini tanıyorsunuz kendinize yakın buluyorsunuz.Aradan geçen zamanla birlikte tanıdığınız insanla yakınlaşıyorsunuz bir bakıyorsunuz yaşadığınız ilişkinin adı "dost" diye tanımlıyor ilişkiyi yaşananlarca.
Gün geliyor kişilerden biri anlamsız sebeplerle adına "dost" dediği insanla görüşmeyi kesiyor aramıyor sormuyor buz dağları gibi soğuk bir kişilik oluveriyor.
*****
Sözüm ona işleri başından aşkın çok yoğun olduğunu söylüyor
Aslında işin özeti o dost köprüyü geçmiştir ama unutmamalıdır ki o geçtiği köprünün bir de geri dönüşü vardır
Ne çabukta verilen sözleri unutur yapılan iyilikler unutulur ama dostluk benim için çok ayrı bir duygudur.
*****
Şu son 2 yıl içerisinde bu şekilde 3 dostu kaybettim.
Anladım ki zaten onlar gerçek dost değillermiş.
Niye anlattığıma gelince aklıma geldi bu 3 kişiye canım sıkıldı.
Ayırdığım zamana üzüldüm, verdiğim desteğe diğer dostlarıma o kişi için söylediklerime yaptıkları benim için desteğe mahcup olmama üzüldüm.
Bir daha böyle biriyle dost olunur mu?
Soruyorum
Olunur mu?