Özellikle 45 ile 50’li yaşlarda olanlar hatırlayacaktır…
Kış günleri lastik çizme giyilirdi…
Okula giderken ayağımızda lastik çizmeler olurdu…
O yıllarda bolca ayakkabı ya da bot çeşidi yoktu…
Üstelik babaların bot alma imkanları da kısıtlıydı…
Yani aileler zor geçinirdi…
Hatta lastik çizme giymenin yanı sıra pantolon ve gömlekler eskiyinceye kadar giyilirdi…
Mesela giydiğiniz pantolon ya da kotun bir yeri mi yırtılmış, annelerimiz hemen dikiş atıp yama yapardı…
Mesela çoraplarımız mı yırtılmış ya da delinmiş…
Anneler dikiş atardı…
Mesela o yıllarda her evde buzdolabı olmazdı…
Tel dolap vardı…
Peyniz, zeytin gibi gıda ürünleri tel dolaplarda muhafaza edilirdi…
Gıda ürünleri hiç de bozulmazdı…
Mesela her evde televizyon, telefon olmazdı…
İnsanlar TV izlemeye komşulara giderdi…
Hem televizyon izlenir hem de sohbetler edilirdi…
Mesela acil olarak kent dışına telefon etmeniz mi gerekiyor…
Komşuya gidersiniz telefon edeceğiniz numarayı PTT’ye yazdırırdınız…
Artık bekleyin ki telefon bağlansın…
Eskiden telefon bağlatmanın çeşitleri vardı…
“Acele”, “Yıldırım”
İster acele, ister yıldırım tarifeli olarak telefonunuzu bağlatmak isteyin, saatlerce beklerdiniz…
Mesela mektup vardı…
Yazardınız mektubu sonra postaneye verirsiniz…
Artık mektup bir haftada mı yoksa iki haftada mı gider bilinmez…
Eskiden teknoloji yukarıda sıraladıklarımlı sınırlıydı…
Teknoloji gelişmemişti, ama insanlık daha ön plandaydı…
Şimdi öyle mi?..
Elbette teknolojinin gelişmesi önemlidir…
Tabi doğru yönde kullanabilirseniz teknolojinin gelişmesi iyidir…