Yüce Allah (C.C.) görünen pek çok şeyi yaratma kudretine sahip olduğu gibi, görünmeyen pek çok şeyi de yaratma kudretine sahiptir.
Mesela; aklı, fikri, duygu ve düşüncelerimizi göremeyiz.
İnsanı yoktan var eden, yaratan Allah (C.C.); insanı pek çok özellikler ile donatmıştır:
Ahlâk, edep, namus, vicdani sorumluluklar gibi…
İyilik ve merhamet gibi...
Tabi ki bunların tam tersi olarak;
Kötülük, edepsizlik, ahlaksızlık, vicdansızlık, canilik, alçaklık, namertlik gibi zıt karakterleri de Allah (C.C.) yaratmıştır.
İnanç ve inançsızlığı, doğruyu ve yanlışı yine Allah (C.C.) yaratmıştır.
İmtihan olarak bu dünyayı ve içindeki görünen ve görünmeyen tüm canlıları ve cansızları da yaratan Allah'tır (C.C.). Tabi ki yolun sonunda mükafat ve ceza olarak cennet ve cehennemi de yaratan yine Allah'tır (C.C.).
“Ey insanlar! Size bir misal verilmekte; dinleyin onu: Allah’tan başka kendilerine yalvarıp yakardıklarınız var ya, hepsi bunun için bir araya gelseler bile, bir sinek yaratamazlar! Hatta sinek onlardan bir şey kapsa, onu dahi ondan kurtaramazlar. İsteyen de âciz, kendinden istenen de!
Onlar Allah’ı gereği gibi tanımadılar. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, mutlak galiptir.”
(Hac Suresi - 73-74. Ayetler)
Şüphesiz her şeyin tek yaratıcısı olan Allah (C.C.), bilimi ve ilimi de yaratmıştır o halde.
COĞRAFYA KADERDİR
Kimse istediği anne babayı ve doğduğu coğrafyayı seçme hakkına sahip değildir.
Her coğrafyanın kendine has dinamikleri vardır. O coğrafyada doğmuş ve yaşayan insanların kaderi, bu coğrafyanın kendine özgü dinamiklerinden doğar. İnsanlar bunu isteseler bile, kolay kolay değiştiremezler.
Bizim coğrafyamızda deprem gerçeği ve fay hatları var, hepimiz biliyoruz bunu.
Bir bilim insanı olarak şunu söylemek istiyorum:
İlmin ve bilimin ışığından hiçbir zaman ayrılmadan, ileri teknolojinin nimetlerinden faydalanarak deprem ile ilgili tüm bilimsel çalışmaları yapıp önlem almak zorundayız...
Çünkü bu bizim coğrafyamızın kaderi bu, başka bir çaremiz yok!
SADECE BİLİM VE BİLİMSEL GERÇEKLİK YETMEZ
Sadece materyalist bir düşünce sistemi ile hareket edip tüm teknolojiyi kullanarak istediğimiz kadar önlem alalım. Unutmamak gerekir ki, yine de asıl mutlak güç ve kudret sahibi sadece Yüce Allah’tır (C.C.). İstediğimiz kadar tedbir alalım, yine de Allah'a (C.C.) sığınmaktan başka hiçbir çaremiz yok... Bu, tedbir almayacağımız anlamı taşımaz, tedbir ve Allah'a (C.C.) tevekkül bir arada olmak zorunda.
Depremde birçok mucizeye şahit olduk, mucizeleri yaratan sadece Allah'tır (C.C.).
İki yüz küsur saat sonra enkaz altından sağ çıkanlar bilimsel olarak sağ çıkmadılar aslında...
Onlara hayat veren Allah'tır (C.C.).
Küçücük bebekler ne bilecek bilimi, değil mi?
Her ne kadar teknolojimiz ileri seviyede olsa da korona mikrobunda gördük; hiçbir teknoloji insanı yaşatmaya yetmiyor... Teknoloji ve bilim insanı yaşatmaz, yaşatmak için birer araçtır. İnsanı ve diğer tüm canlıları yaratan ve yaşatan sadece Allah'tır (C.C.)... Tüm bilimsel tedbirleri almak insanoğlundan, takdir yine Allah'ın (C.C.)...
Allah (C.C.) adaletli olmayı emrediyor. Hırsızlığı yasaklıyor. Her şeyin başı dürüst olmaktan geçiyor. İlk önce Allah'a (C.C.) inancımızda samimi ve dürüst olmak zorundayız. O zaman evlerin, binaların temelinden çalmayı bırakır, gerçekten bilime, ilime yöneliriz.
Havadan kolay para kazanma işi varken, kimse bilimle ilimle uğraşmaz. İlk önce, havadan kolay para kazanmacılığın önüne geçmek zorundayız. Adaletli gelir dağılımı şart. Kiminde haksız, milyarca lira; kimi meteliksiz…
İşleri ehil kişilere verip torpil sistemini kaldırmalıyız... Havadan makam ve mevki sahibi olanlar, ilim ve bilim ile neden uğraşsın ki?
Unutmayın, her şeyin başı samimi bir inanç ve dürüstlükten geçiyor. Dürüstlük yoksa ne düzgün bir Allah (C.C.) inancı ne de ortaya konabilen düzgün bir bilim vardır.