Tabii ki bu yazımda da her zaman olduğu gibi liyakati ve başarısı ile devletin makamlarını şereflendirmiş, personeline adaletli ve hakkaniyetli davranan yöneticilerimizi ayrı tutuyorum.
Zaten onlar da olmamış olsa, mevcut başarı çıtasının çok daha aşağısına düşerdik…
KEYFÎ YÖNETİCİLER
“Kamuda adaletsiz disiplin amirleri astlarına mobbing uygularken üstlerine de şakşakçılık yaparmış” sözünü mutlaka duymuşsunuzdur...
Verilen emir, son derece adaletsiz ve hukuksuz olsa dahi, üst makamlardan gelirse emir telakki edip...
Astını anında odasına çağırıp...
“Git bu kurumdan, seni istemiyoruz” dermiş… Üstelik kurumun en üst düzey akademik kariyerli ve en başarılı çalışanı siz olsanız dahi bunun, kurumun adaletsiz kurum amiri için hiçbir önemi ve değeri yoktur.
“Neden beni kurumdan kovuyorsunuz?” diye sorsanız; “Canım öyle istiyor. Seni kurumda istemiyorum” cevabını alırsınız...
Yani adaletsiz bir kurum amiri, devletin makamını sanki babasının çiftliği gibi görmeye başlar ve personeline de ona göre davranır. Çünkü üstlerinden bu yönde cesaretlendirilmiştir, yüz bulmuştur.
Siz “Sınav ve mülakatı kazandım da geldim”deseniz dahi, üst makamlar sizi istemiyorsa…
Nedenlerin ve niçinlerin hiçbir anlamı ve değeri yoktur.
Aslında nedeni var:
Hem başarılı, hem başörtülü, hem de adaletli, haklının yanında ve hakkaniyetli kamu çalışanı iseniz; üstelik de bir kadın kamu çalışanıysanız...
Kurumdan kovulmak için çok yeterli bir sebep!
Hem kendi disiplin amiriniz, hem de üst disiplin amirleriniz sizden oldukça rahatsız olurlar...
Sizin anlayacağınız, 28 Şubat’ın modifiye ve güncel bir versiyonu şu an kamunun başarılı kadın akademik çalışanlarına uygulanıyor...
Çok açık ve net söylüyorum: 28 Şubat’ın keyfi uygulamalarının özdeşi şu an uygulananlar…Ama çaktırmamacası… Modifiye bir versiyonu uygulanıyor maalesef!
Tek farkı var: 28 Şubat döneminde haksız ve adaletsiz uygulamalar tüm ana akım medyada yer buluyor, televizyon ekranlarında geniş geniş konuşuluyor ve toplumdan da büyük bir tepki görüyorken şu an kimsenin umurunda değil gibi görünüyor...
O yüzden de kurumlardan en başarılı ve en adaletli kurum çalışanlarını canından bezdirip keyfî ve püfürükten soruşturmalar ile tek tek kovuyorlar...
ÇALIŞTIĞINIZ KURUMDA “ADALET İSTİYORUM” DERSENİZ, KURUMLARIN HUZURUNU BOZMUŞ OLURSUNUZ...
Bir kurumun disiplin amiri adaletsiz ve keyfî uygulamalar ile o kurumu yönetiyorsa...
Siz bir ast kamu çalışanı olarak adaletten, hakkaniyetten ve yönetmeliklerden söz ederseniz...
Disiplin amiriniz sizi anında kara listeye alır...
Size akademik kariyerinize uygun çalışmalar komple yasaklanıp aşikare mobbing uygulanırken…
İTAATKAR KAMU ÇALIŞANLARINA HER ŞEY SERBEST
Adaletsiz disiplin amiri keyfi uygulamalarına, mobbinglere, adaletsizliğe, hukuk ve yönetmelik tanımaz uygulamalarına devam ederken; bunlara hiç ses çıkarmayan, hatta kendisine şirinlik yapan, yaptığı hukuksuz uygulamaları görmezden gelen ast kamu çalışanlarına ise her şey serbesttir...
Ne hata yaparlarsa yapsınlar, disiplin amiri yönetmelikleri uygulamaz; bu şirinliğe şirinlik ile karşılık verir.
Hatta bırakın hata yaptı diye ceza yönetmeliklerini uygulamayı, ödül üstüne ödül verir...
Yani itaatkar kamu çalışanına “Sen yeter ki yalakalık yapmaya devam et, gerisini merak etme sen” mesajı verilir...
Fakat “Adaletsiz yönetiyorsunuz, bunun düzeltilmesi gerekiyor” diyen diğer ast kamu çalışanına disiplin cezası vermek için didik didik tüm kamuda çalıştığı süre zarfında ne kadar düzenlemesi gereken evrak kürek varsa hepsini en ince detayına kadar inceler. Bir yerden işine yarayacak bir şey bulurum umudu ile...
Disiplin amiri bu aşamada eli boş dönerse, üst makamlar da sizin adalet demenizden rahatsız olup disiplin amirinize “Mobbing uygula” diye talimat verirler...
Siz; “Mobbing görüyorum” diye sözlü veya yazılı bildirim yapmış olsanız dahi, şikayetlerinizi görmezden gelirler...
KEYFÎLİĞİN SONU; ADALET İSTEYEN AST ÇALIŞANA KEYFÎ DİSİPLİN CEZALARI
Kamuda her şey disiplin amirlerinin keyfî yönetimine bırakıldığı için, n’olacak ki, disiplin amirleri püfürükten bir soruşturma açar…
Siz istediğiniz kadar haklılığınızı kanıtlayacak tonlarca belge içeren koskoca bir klasör mobbing dosyasını teslim edin il muhakkiklerine, görmezden gelirler...
Hatta deyim yerindeyse, “Bu savunma olmamış, sen ne yapıyorsun yaaa? Bu soruşturma sana ceza vermek maksatlı açıldı. Sense öyle bir dosya koydun ki önümüze, bu dosyayı adaletli şekilde işleme koymuş olsak; tepeden tırnağa tüm disiplin amirlerinin tamamının ceza alması ve hepsinin hakkında kamuyu zarara uğratmaktan dolayı dava açılması lazım...”
Hööttthööttt uygulaması bu aşamada devreye girer...
Tabii ki ast çalışana sırf ceza vermek maksatlı açılmış püfürükten bir soruşturma olduğu için o dosya asla işleme alınmak istenmez.
Size de “Bu savunma dosyasını kaldır, çöpe at. Yazılı savunma olmaz!” derler...
“Gel biz senin sözlü savunmanı alalım, püfürükten birkaç soru soralım, sen de bizim istediğimiz gibi sözlü olarak cevapla. Biz senin birkaç cevabını köpürte köpürte bir rapor hazırlayalım. Hem seni kurumdan kovduralım, hem de senin 20 yıllık tertemiz sicilini bozalım ve soruşturmanın hiç alakası olmayan bir maddeden sana disiplin cezası verelim...” diyemezler…
Bunları elbette, açık seçik ve bu şekilde yüzünüze demezler. Fakat yapılmak ve uygulanmak istenen aynen ayan beyan bu şekildedir...
“BAK BAKALIM BİR DAHA SEN DİSİPLİN AMİRİNE ‘ADALET’ DİYEBİLİYOR MUSUN?” MESAJI VERİLİR...
Gerçi, yazılı savunmanızı değiştirmek için baskı ve zorlama yapsalar dahi il muhakkikleri, kuruma polis arkadaşları çağırıp “Burada il disiplin soruşturmasında baskı ve zorlama unsurları mevcut” deseniz dahi...
Yazılı savunmayı kabul etmek zorunda kalsalar dahi, sonuç kurt kuzu hikayesinden farksız olur...
UYDURELLEZÎ MİNEL BECER
Zaten, uygulamaların keyfî olduğu bir kurumda disiplin cezalarının da hakkaniyetli ve adaletli gerçekleştirilmesini beklemek saftiriklik olur...
Uydur kafadan bir rapor, köpürt köpürtebildiğin kadar, yolla gitsin!
Diğer yandan da, “Adalet” diyen ast kamu çalışanının hiçbir şikayetini ve tespitini dikkate dahi alma!
ÇOK KOMİK BİR ŞEY SÖYLEYEYİM SİZE?
Size disiplin cezası veren disiplin amiriniz; ahbap çavuş ilişkileriyle birbirine bağlı, size mobbing uygulaması için kurum disiplin amirinize yeşil ışık yakan ve pandemi döneminde dahi koronavirüse yakalanıp hastalanmış ve zorunlu karantinaya alınmış olduğunuz bir dönemde “Çok rapor almışsınız” diye ve onun akabinde başka bir rahatsızlığınızın ortaya çıktığı bir süreçte yine uzman doktorunuz uygun görüp "beş” günlük istirahat raporu vermiş diye anında, ilçede ilk defa olmak üzere, ilçe disiplin amiri tarafından Sağlık Kurulu’na ışık hızıyla sevk eden aynı kişi...
Yani olay tamamen kurt kuzu hikayesinden farksız, hatta tıpa tıp aynı...